Chereads / Severus Snape'in Kızı / Chapter 5 - 5-Zihinbend Dersi

Chapter 5 - 5-Zihinbend Dersi

(15.09.1994)

Günlerden cumartesiydi. Neyse ki başka bir ceza almamışlardı ama Snape, sürekli onları izliyordu. Öğlen yemeğindeydiler. Lina, kimsenin onu görmemesi için masadan erken kalktı. O kalkınca Albus ve Scorpus ona baktı. Lina salondan çıktıktan sonra onlar da kalktı ve salondan ayrıldırlar. Önce Lina'yı aradılar ama bulamadılar. Sonra vazgeçip yedinci kata çıktılar.

Lina, ihtiyaç odasının kapısının önünde onları bekliyordu. "Sonunda gelebildiniz. Yirmi dakiakdır sizi bekliyorum." "Yirmi dakika mı? Salondan çıktın ve biz de arkandan çıktık. Nasıl bizden yirmi dakika önce geldin?" "Gevezelik etmeyin. Biri bizi görmeden odaya girelim." Kapıyı açtı ve içeri girdi. Albus ve Scorpus bakıştılar.

"Değerli zamanı size zihinbend öğreterk harcamaya merkalı değilim ama kimsenin zihninizi okumaması gerekiyor. Gelecekten geliyoruz ve Karanlık Lord dönemindeyiz. Biz geleceği değiştirmesek bile başkaları bizim yerimize değiştirebilir. Bu yüzden zihinbend öğrenmelisiniz.

"Ben konuşurken lafımı bölmeyeceksiniz ve el kaldırarak konuşacaksınız. Derse başladıktan sonra dersle alakasız bir soru soramazsınız. O yüzden sorularınızı ders başlamadan önce sorun."

Scorpus, elini kaldırdı. "Evet?" "Sen zihinbend biliyor musun?" "Bilmeseydim size öğretemezdim kas kafalı." Bu sefer Albus elini kaldırdı. "Evet?" "Zihinbend yapmayı nasıl ve ne zaman öğrendin?" "Güzel soru." dedi Lina ve devam etti; "Biz ona öğrenmek demeyelim.-" "Nasıl yani?" "Sözümü bölme ve el kaldır Malfoy!" "Afedersin." Devam etti Lina: "Bu daha çok... tesadüf, keşif gibi bir şey." Scorpus elini kaldırdı. "Evet?" "Nasıl olduğunu, yani nasıl keşfettiğini anlatacak mısın?" Lina derin bir nefes aldı, verdi. "Bunu ilerleyen zamanlarda anlatacağım ama şimdilik bu kadar soru yeter. Artık derse başlayalım."

"Asalarınızı köşedeki masaya bırakın." Albus ve Scorpus, asalarını odanın köşesindeki üstünde birkaç kitap bulunan masaya bıraktılar ve tekrar Lina'nın karşısına geçtiler. "Öncelikle gözünüz kapalı deneyeceğiz. Sonra da gözünüz açık ve müzik olmada. Yani alnayacağınız kolaydan zora doğru ilerleyeceğiz. Aranızda bir metrelik mesafe bulunsun." Albus ve Scorpus aralarında bir metre bırakacak şekilde kıpırdandılar. "Şimdi gözlerinizi kapatın." Odanın başka bir köşesinde duran bir gramafon vardı. Asasıyla çalıştırdı. Gramafondan çıkan kuş sesleri odanın içinde yankılandı. "Şimdi sadece sese odaklanın. İyi dinleyin. Nefesinizi düzenli alıp verin. Unutmayın ki size zarar vermeyeceğim. Yani istifinizi bozmayın; yaptığınız şeyi yapmaya devam edin.

"Hiçbir şey düşünmeyin. Boşluğu görün. Gözünüzün içindeki boşluğa bakın. Nefesinizin düzenini bozmayın. Sese odaklanın." Lina asasını cübbesinin cebine koydu. Bir elini Albus'a, diğer elini Scorpus'a doğrulttu. "Zihnefend et!" İkisi de yere düştü. "Kalkın." Lina ellerini indirdi. Scorpus doğrulup sordu: ""Nasıldık?" "Anılarınızın sadece birini görebildim ama büyüye karşı dik duramadınız. Yine de ilk sefer için iyi sayılır. Bugünlük sadece gözünüz kapalı deneyelim."

Yaklaşık bir saat boyunca aynı şeyi tekrar tekrar denediler. Sonlara doğru az da olsa başarıyorlardı. Lina saate baktı. "Neredeyse bir saat olmuş. Son kez deneyeceğiz. Gözlerinizi kapatın." Sürekli düşmekten yorulmuşlardı ama sonuncu kez yapacakları için seslerini çıkarmadılar. "Zihnefend et!" İkisi de kıpırdamadı. "Güzel. Bu sefer başardınız." İkisi de gözlerini açtı. "Asalarınızı alabilirsiniz. Haftaya aynı saatte burada olun." Lina kapıyı araladı ve biri var mı diye kontrol etti. Kimseyi göremeyince çıkıp gitti. Arkasından Albus ve Scorpus da çıktı. Lina onlar görmeden köşeyi döndü ve zindanlara, mutfak kapısının yanına cisimlendi. Kimse olmadığı için hafıza silme büyüsü yapmasına gerek kalmadı. Slytherin ortak salonuna yöneldi.

"Bakın burada kimler varmış?" Draco, Pansy ve Zabini, Lina'nın önünde durdular. "Bu sefer kaçamazsın Potter." "Peki o zaman Malfoy. Ne istediğini söyle ve konu kapansın." "Çok iddialısın Potter." "Öyleyimdir Malfoy. Değerli zamanımı senin saçmalıklarınla harcadığım için şanslısın." "Babama, gelecekten geldiğinize dair bir mektup yazacağım. Ama bana inanması için kanıt gerekiyor." "Sadede gel Malfoy." "Bana gelecekte yaşanacak bir olay anlatacaksın." "Bir düşüneyim. Bir oğlun olacağın öğrendiğini ve bunu hazmedemediğini yazabilirsin mesela." Lina kıkırdadı. Draco kaşlarını çattı. "Bana düşman olmak istemezsin Malfoy. Ama illaki kendi gözlerinde görmek istiyorsan eğer küçük bir düello yapabiliriz." "Bana meydan mı okuyorsun?" "Evet, sana meydan okuyorum. Ben kazanırsam bir daha benimle uğraşmazsın. Sen kazanırsan mektup için birşeyler anlatırım." "O halde parşömen ve tüy kalem hazırlasam iyi olur." "Bahçede yapacağız." "Ne zaman?" "Şimdi."

Bahçeye çıktılar. Birkaç öğrenci karagölün kenarında sohbet ediyordu. Bazıları bahçede öylesine dolanıyordu. Durmstrang öğrencileri ise gemilerinin güvertesinde birbirleriyle hararetli bir konuşma yapıyordu. "Senin için neresi uygun?" "Yenileceğin yeri benim seçmemi mi istiyorsun Potter?" "Gevezelik etme Malfoy. Sorumu cevapla." Draco etrafına bakındı. "Ormanın kıyısı iyi." "Peki o zaman."

Ormanın kıyısına gittiler. Pansy ve Zabini kenara çekildi. Draco ve Lina birbirleirne düallo selamı verdiler. İlk önce Draco başladı: "Anteokulatia!" Lina büyüyü engelledi ve hamle yaptı: ""Everte Statum!" Büyü Draco'ya isabet etti ve Draco havada taklalar atmaya başladı. Bahçedeki öğrenciler, düelloyu daha iyi izleyebilmek için etraflarına toplanmaya başladı. Durmstrang öğrencileri de gemileirnin güvertesinden izliyordu. "Yere düşen kaybeder Malfoy!" Draco kendini toparlayıp tekrar yere indi. "Mimblewimble!" Lina sössüz büyüyle Draco'nun büyüsünü engelledi." "Melofors!" Büyü yine Draco'ya isabet etti. Draco'nun kafasına gökten balkabağı düştü. İzleyen herkes, Pansy ve Zabini de dahil, kahkaha attı. Draco sinirlendi. Başındaki balkabağını büyüyle temizledi. "Orbis!" Lina bu kez ayna büyüsü kullandı: "Speculum!" Büyü, Lina'nın büyüsüne çarpıp geri sekti ve orta büyüklükteki bir kayaya isabet etti. Kaya yerin dibine gömüldü. "Elinden gelen bu kadar mı Malfoy?" Albus ve Scorpus da gelmişlerdi. Kalabalığı yarıp düello yapan kişilere baktılar. "Lina!" Lina aldırmadı. "Rictumsempra!" Lina büyüyü engelledi. "Steletus!" "Protego!" Draco bu sefer kalkqn büyüsü kullanmıştı. "Penecratium!" Lina, Draco'nun kalkanını kırdı. Draco bir metre geriye fırladı ve yere düştü. "Anlaşma anlaşmadı Malfoy. Artık beni rahat bırakacaksın." Draco sinirle yerden kalktı. "Şimdilek sen kazandın Potter! Şimdilik!!" Lina sırıtarak kalabalığı geçip gitti. Harry, Hermione ve Ron da onları izlemişti.

"Kabul etmelisin ki gerçekten iyi." dedi Zabini. "Kes sesini Zabini!" Draco hâlâ sinirliydi. O bir Malfoy'du ve bir Potter'a yenik düşmüştü. "Kabul etmek istmesem de Zabini haklı Draco." "Sende mi Pansy? Hadi ama , sadece acemi şansı!" "Belki de düşman yerine dost olmalıyız. Bükemediğin eli öp derler." "Ne saçmalıyorsun sen?! O bir POTTER! Onunla arkadaş olmamı mı istiyorsun?!" Bu sefer Pansy konuştu: "Geleli altı gün oldu ama Slytherin arasında oldukça popüler. Zabini haklı olabilir Draco." "İkiniz de saçmalıyorsunuz! Bu tam bir saçlmalık!"

"Bu kız gerçekten tuhaf." dedi Ron. "Haklısın Ron. Fark edilmemesi çok zor." diye hak verdi Hermione. "Nesi tuhaf?" Harry, Ron ve Hermione, Gryffindor ortak salonuna gidiyordu. "İlk başta normaldir diye düşündüm. Sonuçta Harry de İmperio lanteine karşı çıkabiliyor -yani az da olsa- Ama Slytherin'e gidiyor ve tam bir şey gibi davranıyor.." "Slytherşin gibi." Hermione'nin sözünü Ron tamamladı. "Bu saçma gelebilir ama onun benim kızım olduğunu düşünmğyorum." "Ama soyadı Potter, Harry. Ve kardeşi tıpkı sana benziyor." Ron aklına gelen soruyu sordu: "Sizce annesi kimdi? Sen biliyor musun Harry?" Harry olumsuz anlamda başını salladı ama yüzü kızarmıştı ve sırıtıyordu. "Biri var, öyle değil mi Harry?" Hermione anlamıştı: "Cho mu?" Cho'nun gözleri de maviydi. Harry'nin yanakları ise gittikçe kızarıyıordu.

"Aklından ne geçiyordu?" "Neden bahsediyorsun Albus?" Lina kütüphaneye gidiyordu. Albus ve Scorpus da ne olduğunu sormak için peşinden gidiyordu. "Neden Draco'yla düello yapıyordun?" "Babasına, bizim gelecekten geldiğimizle ilgili bir mektup yazacakmış ve kanıtlamak için gelecekte yaşanacak bir olayı anlatmamı istiyormuş. Ben de düelloyu kazanırsa anlatacağımı söyledim. "Draco, babasına mektup mu yazacakmış? Hem de gelecekten geldiğimizle ilgili? Ama-" "Biliyorum Albus. Bu yü

Üçü beraber yedinci kata çıktılar. Dumbledore'un kapısının önünde durdular. "Şifreyi bilmiyoruz. Nasıl gireceğiz?" "Albus sana anlatmadı mı?" "Neyi?" "Anlatma demiştin!" "Düne kadar geçerliydi. Her neyse, birazdan öğrenir zaten." "Neyi öğrenirim?" Scorpus anlamamıştı. Lina kapının tam önünde durdu. "Çekil yolumdan!" Kapıyı koruyan heykesl kenara çekildi. "Nasıl?" Merdivenlerden yukarı çıktılar ve meşe kapının önünde durdular. Lina kapıyı iki kere tıkladı. Sonra da kapıyı açtı.

Dumbledore ve Snape bir şeyler konuşuyordu. Kapı açılınca susup kimin geldiğine baktılar. "Umarım rahatsız etmiyoruzdur profesör?" dedi Lina. "Siz nasıl-" Snape ikinci kez anlam veremiyordu; şifre olmadan nasıl girmişlerdi? Dumbledore kibar bir şekilde konuştu: "Hayır, Bayan Potter, rahatsız etmiyorsunuz. Konuşmamız da bitmişti zaten." Üçü de odanın ortasına ilerledi. "Sizden bir şey istemeye geldik profesör. Umarım yardımcı olursunuz." "Elim geleni yaparım Bayan Potter." "Soyisimlerimiz çok dikkat çekiyor ve bildiğiniz üzere Karanlık Lord dönemindeyiz. Sizden, soyisimlerimizi değiştirmenizi istiyoruz." "Son derece haklısınız Bayan Potter. Aklınızda herhangi bir isim var mı?" "Yok efendim." "O zaman ben düşüneyim. Siz, Bay Malfoy. Dawson uygun mu?" "E-Evet efendim." "Gerginiz galiba ha?" Dumbledore güldü ve devam etti: "Fleming'e ne dersiniz Bay Potter?" "Olur efendim." "Ama sanırım isminde de küçük bir değişiklik yapmalıyız oğlum. Albus Severus. Sadece Albus olsun. Uygun mu?" "Uygun." "Babana çok benziyosun. İyi anlaşıyor olmalısınız." Lina kendini tutamayıp kıkırdadı. Albus bir şey demek yerine ayaklarına baktı. "Ah, sanırım yanıldım. Harry'yi tanıyorsam oğlunun adını James koyar. Başka kardeşeniz var mı?" Lina kıkırdamayı bırakıp cevap verdi: "Doğru bildiniz efendim. James Sirius ve Lily Luna." "İşte bu iyi. Peki ya siz?" "Ben kendi adımı kendim koymuşum." "Hımm. Bu ilginçmiş doğrusu. Sizin soyisminize gelirsek Bayan Potter; Celum sizin için uygun mu?" "Ne?!" Snape hem şaşırmış hem kızmıştı. Lina, Albus ve Scorpus, anlam veremezmiş gibi Snape'e baktı. "Umarım safkan ya da melez ismidir." dedi Lina. Dumbledore, Snape'i duymazdan geldi ve devam etti: Safkan ismi; Ravenclaw'ın soyuna dayanıyor. Bay Fleming ve Bay Dawson melez. "Güzel." "Yeni isimlerinizi akşam yemeğinde tüm okula duyururum." "Sağolun profesör." "Rica ederim Bayan Celum.

" Ancak küçük bir sorun var." "Nedir profesör?" "Voldemort gelecekten geldiğinizi öğrenirse mutlaka gelecek hakkında bilgi edinmek isteyecektir. Siz söylemeseniz bile o sizi kolayca anlayabilir. Birkaç zihinbend dersinin zararı dokunmaz diye düşünüyorum." Üçü de birbirine baktı. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra Lina cevap verdi: "Buna gerek olduğunu sanmıyorum profesör." "Görebiliyorum Bayan Celum. Bu işte gerçekten iyisiniz ama Bay Fleming ve Bay Dawson için aynı şey söylenemez.

"Profesör Snape'in size öğretebileceğini umuyorum." Snape konuşmak için ağzını açtı ama Lina ondan önce davrandı: "Dediğim gibi profesör; gerek olduğunu sanmıyorum." "Anladığım kadarıyla onlara siz öğretiyorsunuz Bayan Celum?" "Evet profesör." "Ne zamandan beri öğretiyorsunuz peki?" "Bugün başladık." "İlk gün olmasına rağmen küçük de olsa bir ilerleme kaydetmişsiniz. Gayet iyi." "Evet efendim." "Çalışmanızı nerede yaptınız Bayan Celum?" ""İhtiyaç odasında." "O halde Bay Fleming ve Bay Dawson sizin sorumluluğunuzda Bayan Celum. İstediğiniz zaman ve istediğiniz kadar çalışabilirsiniz." "Teşekkür ederiz profesör. Şimdi izniniz olursa gidelim." "Elbette gidebilirisiniz." Üçü de arkasını dönüp kapıya yöneldi. "Bu arada Bayan Celum," Üçü de Dumbledore'a baktı. "Bay Malfoy'la yaptığınız düelloyu izledim. Sizin yaşınızda birine göre oldıkça iyi." Lina sadece başını salladı. Sonra üçü de müdürün odasından çıktı.

"Bu da ne demek oluyor?" "Neyden bahsediyorsun Severus?" "Neysden bahsettiğimi iyi biliyorsun!" "Ona çok benziyor, öyle değil mi?" "O bir POTTER!"

Akşam yemeği için büyük salona gittiler. Dumbledore, yemeği başlatmadan önce bir duyuru yapacağını söyledi: "Bildiğiniz üzere gelecekten gelen konuklarımızın isimleri çok dikkat çekiyor. Bu nedenle bundan böyle yeni konuklarımızın isimleri: Albus Fleming, Scorpus Dwason ve Lina Celum. Bundan sonra onlara bu şekilde hitap edeceksiniz. Artık yemeğe başlayabilirsiniz."

Sayfa Sayısı: 23 - 32