Aradan birkaç hafta geçti. Bugün üç büyücü turnuvasının ilk görevi yapılacaktı: ejderhadan altın yumurtayı almak.
Lina, Draco, Pansy, Zabini, Crabbe ve Goyle beraber tribüne oturdular. Turnuva başladı. İlk olarak Victor Krum çıktı ve yumurtayı almayı başardı. İkinci olarak Fleur Delecour çıktı ve o da yumurtayı almayı başardı.
Lina etrafına bakındı. Albus ve Scorpus'un buraya gelme amaçları Cedric'in kazanmasını önlemekti. Ellerinde bir fırsat vardı. Draco ve diğerlerine "Birazdan dönerim." dedi. Tribünde dolaşmaya başladı. Sonunda onları tribünün en üstünde gördü. Koşar adım yanlarına gitti. Kavga ediyorlardı. "Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" Albus cevap verdi: "Yarım kalan işimizi tamamlamaya çalışıyoruz. Tabi eğer izin verirsen!" "her şeyi mahvedeceksiniz!" "Daha nasıl mahvolabilir ki?" "Dinleyin; Cedric'e şimdi müdahale ederseniz ejderhaya yem olabilir. Biri sizi görür ve geleceğe müdahale ettiğinizi düşünür, ki zaten öyle yapıyorsunuz." "Buraya bunu için geldik!" "Benim daha iyi bir planım var." "Anlat o zaman." "Zaman döndürücüyü aldığımız zaman direkt kendi zamanımıza gitmek yerine son görevin yapıldığı güne gideceğiz. Gizlice labirente girip Cedric'in Harry ile kupaya dokunmasını engelleyeceğiz. Biz gelecekten geldiğimiz için bize inanacaklar. Böylece mezarlığa sadece Harry gitmiş olacak ve Cedric ölmeyecek." "Bu çok karmaşık!" dedi Scorpus. "Karmaşık değil, sen anlayamayacak kadar aptalsın!" "Sen ne diyorsun Albus?" Albus karasız kalmıştı. Lina haklı olabilirdi. "Peki ya biz zaman döndürücü bulamadan önce babamlar buraya gelirse?" Lina bıkkınlıkla nefes verdi. "Eğer bir zaman döndürücü bulsalardı bizim buraya geldiğimiz ilk güne gelir ve burada kalmamıza gerek kalmazdı. Zaman döndürücüyü bizim bulmamız gerekiyor." Albus ve Scorpus bakıştılar. Kararsız kalmışlardı. Lina yine bıkkın bir nefes verdi.
"Anlasanıza aptallar! Sizi bilerek bu zamana getirdim; bilerek büyük salona geldik. Herkes gelecekten geldiğimizi gördü. Zaman döndürücüyü kırdım: Siz aptalca ir şey yapmayın diye! Yeni bir zaman döndürücü bulacağız ve üçüncü görevde gizlice labirente girip Harry'ye kupaya tek başına dokunmasını söyleyeceğiz. Böylece o da bize inanacak!" Soluklandı. Bir çırpıda anlattığı için yorulmuştu.
Albus nefes verdi. "O halde bir an önce bir zaman döndürücü bulalım. Burada büyüyoruz ve zamanda ilk yolculuk yaptığımız zamana geri dönemeyiz. Fazla oyalanmamalıyız. "Albus haklı." diye onayladı Scorpus.
Lina emin olmak için Albus ve Scorpus'un zihnini okudu. İkisinin de tek istediği Cedric'i kurtarmak ve bir an önce eve dönmekti. "Anlaştık." dedi ve elini uzattı. Birbirleriyle tokalaştılar. "Bu arada zihinbendi her zaman yapmalısınız. Sadece size öğretmeye çalıştığım zaman değil!" "Zihnimizi mi okudun?!" "Sahtekâr olup olmadığınızdan emin olmak istedim. Ayrıca buradaki tek suçlu ben değilim. Kimin zihninizi okumaya çalıştığını bilemezsiniz bu yüzden sürekli zihinbend yapmalısınız!"
Üçü beraber Draco ve diğerlerinin yanına gittiler. Lina yerine oturdu, Albus ve Scorpus da Lina'nın yanına. Draco çaktırmadan Scorpus'a baktı. Lina bunu fark etti ve sırıttı. "Neden onunla konuşmuyorsun?" diye Draco'nun kulağına fısıldadı. Draco bir şey anlamamış gibi davrandı. "Ne? Neyden bahsediyorsun?" "Hadi ama Draco! Neyden bahsettiğimi gayet iyi biliyorsun!" Draco iç çekti. "Şimdi bunu düşünmeyelim." "Sen bilirsin." "Sence Potter kaç dakika dayanacak?" "Bildiğimi biliyorsun." "Babamla iddiaya girdik. Ben on dakika dedim, o da beş." "Ben söylemesem bile birazdan öğreneceksin." "Peki madem."
Sıra Harry'ye geldi. Macar Boynuzkuyruk, yumurtaların üstüne çıktı. "Potter'ın hiç şansı yok!" Lina cevap vermedi. "Sessizliğine bir anlam yüklemeli miyim?" "Sanırım evet." "Bu gördüğüm en tehlikeli ejderha!" "Daha önce başka bir ejderha gördün mü?" "Diğer yarışmacıların ejderhaları dışında hayır." "Sen de bir çeşit ejderhasın. Ejderha Kral." Lina kıkırdadı. "İsmimi ben koymadım tamam mı!" -Draco latincede ejderha demek-
Harry asasıyla süpürgesini çağırdı. Süpürgeye bindi ve ejderhayı oyaladı. Ejderha zincirlerini kopardı ve Harry'nin peşinden gitti. Draco etrafına bakındı. "Nereye gittiler?" "Birazdan gelirler." Lina'nın dediği oldu ve yaklaşık on - on beş dakika sonra Harry tek başına geri döndü ve altın yumurtayı aldı. Gryffindor binasından alk��ş sesleri yükseldi. Draco somurtarak arkasına yaslandı. "Gidelim mi?" "Gidelim."
Lina, Draco, Pansy, Zabini, Crabbe ve Goyle sonuçların açıklanmasını beklemeden ortak salona gittiler. Draco salonun ortasındaki büyük siyak koltuğa oturdu. Lina yanına oturdu, Crabbe, Goyle ve Zabini de karşılarındaki koltuğa, Pansy ise koltuğun kenarına oturdu. "Her seferinde nasıl başarıyor!" "Boşversene. Ejderha onu yaraladı. Bu az da olsa iyi hissettirmiştir. Epey acıdığına eminim." "Ben az iyi hissetmek istemiyorum! Haz almak istiyorum!" "O halde iyi haberlerim var. Seneye epey eğleneceksin." "Seneye mi?" "Aslında tam olarak on bir ay sonra." "Bu, bu senenin kötü geçeceği anlamına mı geliyor?" "Birkaç olay dışında sıkıcı olacak. Yani Potter'la dalga geçmek dışında. Lina ayağa kalktı. "Nereye gidiyorsun?" "İşim var." Her gün işim var deyip birkaç saatliğine ortadan kayboluyorsun. Nereye gidiyorsun?" diye sordu Zabini. "İşimi yapmaya gidiyorum." "Gerçekten çok açıklayıcı oldu (!)" dedi Pansy. "Keyfinize bakın." dedi ve gitti Lina.
Albus ve Scorpus'u buldu ve ihtiyaç odasına gittiler. Haftalardır alıştırma yapıyorlardı. "Haftalardır bunu için uğraşıyoruz. Artık ne kadar iyi olduğunuzu görmenin zamanı geldi." "Bu sefer nasıl yapacağız?" diye sordu Scorpus. "Gözleriniz açık, müzik yok, asanız elinizde ve ben zihninizi okurken size haber vermeden, sözsüz olarak yapacağım." "Yani demek istediğin-" "Evet. Bu son aşama. Bunu başarırsanız eğitiminiz tamamlanır. Ama bu en zor aşama. Bu yüzden çok iyi odaklanın."
"İlk üç denememizde üçten geriye sayacağım. Sonraki denemelerde haber vermeyeceğim. Hazır olur. 3... 2... 1..." Lina Albus ve Scorpus'un zihnini az da olsa okumayı başardı. "Güzel. Bir daha. 3... 2... 1..." Tekrar denedi. Az öncekinden pek bir farkı yoktu. "İyice odaklanın. Bir daha. 3... 2... 1..." Bu sefer az öncekinden biraz daha iyiydi. "Artık haber vermeyeceğim. Ve ben zihninizi okumaya çalışırken siz de bana yarışmayı anlatacaksınız." "Ama konuşurken odakla-" "Bahane arama Scorpus. Sadece konuştuğunuz konuya odaklanın. Direnin. Kendi kendinize deyin ki: 'Yapabilirim, zihnimi okuyamazsın!' Sakin kalın. Şimdi bana yarışmayı anlatın."
Albus başladı: "İlk önce Victor Krum çıktı..." Lina, Albus'un zihnini okumayı denedi. Başaramadı. "...Ve sonra altın yumurtayı aldı." "Çok güzel Albus." ""Başardım mı?" "Aynen öyle. Şimdi sıra sende Scorpus." Scorpus anlatmaya başladı. Anlatmasını bitirene kadar zihnini okumayı denedi Lina. Okuyamadı. Scorpus anlatmayı bitirdi. "Mükemmel." "Yaptım mı yani?" "Evet. Ama bu tek seferde olmaz. Birkaç alıştırma daha yapalım. Bu sefer inci tozunun özelliklerini anlatın." "Neden inci tozu?" "Çünkü yarın iksir sınavı var Albus." Biz bu zamanın öğrencisi değiliz sadece misafiriz." "Teknik olarak bu okulun öğrencisiyiz ve eğitim alıyoruz. İsimlerimiz yasal olarak kayıtlı." İkisi de itiraz edemeyeceklerini anlayıp pes ettiler ve inci tozunun özelliklerini anlatmaya başladılar.
Yaklaşık üç saattir alıştırma yapıyorlardı ve gayet başarılılardı. "Sanırım artık hazırsınız." Albus ve Scorpus mutlulukla birbirlerine baktılar. "Ama son bir şey daha var." "Nedir o?" "Voldemort güçlü bir büyücü. Bu yüzden hazır olduğunuzu öğrenmek için Dumbledore'dan zihinlerinizi okumasını isteyeceğiz." "Ama-" "Aması falan yok! Ben bir öğrenciyim, Voldemort şse güçlü bir büyücü." Aslında Lina Voldemort'tan daha güçlüydü bunu kimsenin bilmemesi gerekiyordu. İkisi de kabul etmek zorunda kaldı çünkü Lina haklıydı.
İhtiyaç odası ve Dumbledore'un odası aynı kattaydı bu yüzden sadece beş dakika sürdü. Lina kapıyı açtı ve merdivenlerden yukarı çıktılar. Dev maşa kapıyı çaldılar. İçeriden "Girin." dedi Dumbledore. Üçü de kapıyı açtı ve içeri girdi. "Ah, demek siz geldiniz." dedi nazikçe. Lina söze girdi: "Eğitimi tamamladık profesör. Ancak yapmamız gereken son bir şey var." "Nedir o Bayan Celum?" "Güçlü bir büyücünün denemesi gerekiyor. Ben sadece bir öğrenciyim." "Haklısınız Bayan Celum. Bay Fleming ve Bay Dawson, karşıma geçin lütfen." Albus ve Scorpus, Dumbledore'un karşısına geçtiler. Yaklaşık beş dakika kadar odaya sessizlik hakim oldu. Dumbledore sessizliği bozdu. "Gerçekten harika bir iş çıkarmışsınız Bayan Celum. Bu kadar kısa sürede öğrenmelerini beklemiyordum. Çoğu yetişkin büyücüler bile zihindend yapmayı bir yılda ancak öğrenebiliyor. Bunu nasıl başardınız?" "Sanırım iyi bir öğretmenim." "Öyle görünüyor Bayan Celum. Sizi tebrik ederim. İleride iyi bir Hogwarts profesörü olabilirsiniz. Aklınızda herhangi bir meslek var mı?" "Şimdilik hayır." "Peki o halde. Eğer söyleyeceğiniz başka bir şey yoksa gidebilirsiniz." "Son bir şey daha profesör." Bu sefer konuşan kişi Albus'tu. "Sizi dinliyorum." "Bir zaman döndürücü bulabildiniz mi?" "Elimden geleni yapıyorum Bay Fleming. Mümkün olan en kısa zamanda evinize dönmenizi sağlayacağım." "Teşekkür ederiz profesör."
Sözlü iksir sınavındaydılar. Lina çoktan bitirmişti. Yanında Albus ve Scorpus vardı. Scorpus konuştu. "Sanırım dünkü antrenman işe yaradı. Daha önce iksir sınavında bu kadar çok soru yanıtladığımı hatırlamıyorum."
Haklısın dostum. Bu kadar çok soru cevapladığımı ben de hatırlamıyorum."
"Rica ederim!"
"Sağol Lina." dedi Albus.
"Siz baloya gitmeyi düşünüyor musunuz?"
"Teklif edebilecek kimseyi tanımıyorum."
"Peki ya sen Lina?"
"Günde kaç teklif aldığıma dair haberiniz var mı?"
"Ciddi olamazsın!" Lina ciddi bir ifadeyle Scorpus'a baktı.
"Sanırım ciddi."
"Peki herhangi birini kabul ettin mi?"
"Hayır, henüz değil."
"Senin bir sürü seçeneğin var ama biz kimseyi tanımıyoruz."
"Ben gitmesem de olur. Sadece bir balo." dedi Albus.
"Dördüncü sınıf üstüne zorunlu."
"Ciddi misin?" Lina yine ciddi bir ifadeyle Scorpus'a baktı.
"Bir an önce birine teklif etseniz iyi olur. Aksi takdirde beraber gitmek zorunda kalacaksınız." Sessizce güldü. İkisinin de konuşmasına fırsat vermeden sınav kağıdını aldı ve Snape'e verip sınıftan çıktı.
Ortak salondaydı. Çoğu kişi hâlâ iksir sınavındaydı bu yüzden ortak salonda az kişi vardı. Çantasını yatakhaneye bıraktı ve şöminenin önündeki tekli, siyah koltuğa oturdu. "Sınav iyi geçti mi?" Bu Zabini'ydi. "Evet." Zabini, Lina'nın karşısındaki diğer tekli, siyah koltuğa oturdu. Birkaç dakika boyunca ateşi izlediler. Zabini sessizliği bozdu. "Baloya gidecek misin?"
"Bir günde bir sürü kişi teklif ediyor. Elinde sonunda birini seçmem gerekecek."
"Slytherin arasında popülersin. Bu çok normal." dedi ve devam etti: "Yani henüz bir partnerin yok?"
"Öyle."
"Şey... Peki benimle... Benimle baloya gitmek ister misin?"
Lina bu teklife şaşırmadı. Zabini ona kolye hediye ettiğinden beri belliydi bu.
"Peki olur."
"Gerçekten mi?"
"Evet, neden olmasın?"
"Harika! Balo için sabırsızlan��yorum. Hoşçakal!"
"Hoşçakal."
Sayfa Sayısı: 44 - 52