Chereads / ZEVK SARAYI / Chapter 21 - 10

Chapter 21 - 10

Luna'nın bir an için uzaklaşması, Poll'a kısa bir nefes alma fırsatı verdi. Ancak kadın, beklenmedik bir şekilde hızla geri döndü ve aralarındaki mesafeyi tekrar kapattı. Gözleri Poll'un gözlerine bir kez daha odaklandığında, odadaki atmosfer tekrar yoğunlaştı. Poll, bu denli güçlü bir çekimin ortasında, kendisini hem kontrol etmeye hem de Luna'nın etkisine kapılmamaya çalışıyordu.

Bu yoğun anın içinde Poll, düşüncelerini toparlayarak bir soru sordu. "İsteğiniz… ortaklık mı?" dedi, sesi dikkatli ama bir miktar tedirginlikle doluydu. Luna, bu soruyu duyduğunda yüzünde anlamlı bir tebessüm belirdi. Kollarını hafifçe göğsünde birleştirerek, "Evet," dedi. "Ama bundan fazlası…"

Poll, bu yanıtla daha da şaşkına dönmüş bir halde Luna'nın yüzüne bakıyordu. Kadın, bu kez bir adım daha atarak tekrar Poll'a yaklaştı. Poll'un yüzündeki şaşkınlığı ve merakı, Luna'nın keyfini artırmış gibiydi. "Unuptanium," dedi, bu tek kelimeyi adeta bir sır gibi fısıldayarak. "Ve siz, Bay Crime."

Poll, Luna'nın bu sözleriyle zihnindeki karışıklığın daha da derinleştiğini hissetti. "Ben mi?" diye sordu, sesi neredeyse bir yankı gibiydi. Luna, yüzündeki derin ve etkileyici ifadeyi bozmadan, nazikçe Poll'un yanına eğildi. Gözleri, Poll'un yüzünü tararken, dudaklarında yavaşça bir gülümseme belirdi. "Evet, siz," dedi. Ardından gözlerini bir anlığına indirdi, sonra tekrar Poll'a bakarak devam etti. "Çünkü sizi istiyorum."

Bu sözler, odadaki havayı adeta tamamen değiştirdi. Poll, Luna'nın doğrudanlığı ve kararlılığı karşısında afallamıştı. Ancak bu durum, Luna'nın kontrolünü elden bırakmadığını gösteriyordu. Kadın, konuşurken kelimeleri özenle seçiyor, her bakışı ve hareketiyle bu sözleri destekliyordu. Poll, bir an için Luna'ya nasıl yanıt vereceğini bilemedi. Ancak bu durum, Luna'nın planlarının ve niyetlerinin ne kadar derin olduğunu anlaması için yeterliydi.

Kadının bu etkileyici açıklamasından sonra, aralarındaki sessizlik neredeyse konuşulan her şeyden daha fazlasını ifade ediyordu. Poll, Luna'nın kendisi üzerindeki gücünü açıkça hissediyordu. Bu gece, Poll'un hayatındaki dönüm noktalarından biri olacak gibiydi. Ancak bu yolun nereye varacağını hâlâ kestiremiyordu. Luna, bu sahnede hem bir yönetmen hem de başrol oyuncusuydu ve Poll, bu hikayenin yalnızca bir parçasıydı. Ama belki de bu oyun, göründüğünden çok daha karmaşık bir hale gelmek üzereydi.

Poll, Luna'nın karşısında bir anlığına kendisini tamamen kaybettiğini fark etti. Bu kadın, yalnızca fiziksel güzelliğiyle değil, yayılan enerjisiyle ve derin bir zekâyla Poll'un savunmalarını birer birer kırıyordu. Poll, daha önce hiç böyle bir çekim hissetmediğini anımsadı. Bu his, hayatındaki tüm mantıklı kararları bir kenara iten, kalbinin ve zihninin aynı anda kontrolünü kaybetmesine neden olan bir şeydi. Ancak yine de, mantığı bir yandan kendisini Luna'ya kaptırmamak için savaşıyordu.

Bu karmaşa içinde zihni, adeta bir film şeridi gibi hızla geçmişe ve şimdiye kaydı. Kariyeri, inşa ettiği şirket, Veronica'nın kayboluşu, o esrarengiz pembe zarflar… Tüm bu denklemleri tekrar tekrar düşündü. Ancak bir türlü bir ayrım yapamıyordu. Luna'nın karşısında, mantığıyla duyguları arasındaki sınırlar tamamen silinmiş gibiydi. Bir an için derin bir nefes aldı ve kadına doğru bakarak kabul etti. "Peki," dedi, sesi yumuşak ama içinde bir teslimiyet barındırıyordu. "Kabul ediyorum."

Luna, bu yanıtı duyduğunda yüzünde geniş bir gülümseme belirdi. Ancak bu gülümseme, sadece bir zaferin değil, aynı zamanda içten bir memnuniyetin ifadesiydi. Kadın, Poll'un bu teslimiyet anını keyifle izlerken bir adım daha yaklaştı. Elleri, nazikçe Poll'un koluna dokundu. "Bir dakika lütfen," dedi, sesi alçak ve neredeyse fısıltı kadar hafifti. Ardından geri çekildi ve odanın köşesine doğru ilerledi. Küçük bir müzik çalar cihazını açtı. Hafif bir vals melodisi, odanın loş atmosferine yayıldı. Luna, tekrar Poll'a dönerken elini ona uzattı ve zarif bir şekilde, "Gelin, Bay Crime. Dansımızı tamamlayalım," dedi.

Poll, kadının uzattığı eli tutarken, Luna'nın parmaklarının dokunuşunda bir sıcaklık hissetti. Elleri, hafifçe birleşmiş bir şekilde dans için pozisyon aldılar. Luna, vals adımlarıyla dansı başlattı. İlk adımlarda aralarındaki mesafe, dansın doğasına uygun bir şekilde ölçülüydü. Poll, Luna'nın elini nazikçe tutarken diğer elini kadının ince beline yerleştirdi. Luna, adımlarını zarafetle atıyor, elbisesinin uçları her hareketinde yavaşça dalgalanıyordu. Elbisenin mor parıltılı kumaşı, ışığın altında neredeyse büyüleyici bir hale bürünüyor, dansın her anında odanın atmosferini dolduruyordu.

Poll, Luna'nın her hareketine dikkatle uyum sağlıyordu. Kadının ayaklarının hafifçe halıya dokunuşu, onun zarifliğini daha da belirginleştiriyordu. Yavaşça döndüklerinde, Luna'nın yüzündeki ifadeyi fark etti. Bakışlarında hem bir meydan okuma hem de bir teslimiyet vardı; sanki bu dans, yalnızca bir vals değil, aynı zamanda bir savaş ve bir anlaşmaydı. Poll, bir an için Luna'nın gözlerine odaklandı. Derin, altın yansımalı kahverengi gözleri, bu anı tamamen ele geçirmişti.

Vals, aralarındaki mesafeyi yavaşça daraltmaya başlamıştı. Luna, belini hafifçe Poll'un koluna yasladı. Bu hareket, ikisi arasındaki tensel yakınlığı daha da artırmıştı. Poll, elinin altında Luna'nın yumuşak kumaşını hissederken, kadının nefesini de boynuna yakın bir şekilde hissetmeye başladı. Vals, artık yalnızca bir dans değil, bir bağlanış haline gelmişti. Poll'un zihninde Luna'nın bu kadar yakınında olmanın yarattığı karmaşık hisler dönüp duruyordu. Onun hem çekici hem de tehditkâr varlığı, Poll'un savunmalarını tamamen yıkmıştı.

Vals sona ererken, Luna'nın yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Müzik değişmiş, daha güçlü ve tutkulu bir tango melodisi çalmaya başlamıştı. Luna, bu yeni ritmi hemen kavradı. Poll'a yaklaştı ve alçak bir sesle, "Şimdi gerçek dans başlıyor," dedi.

Tango, valsin yumuşak ve zarif doğasından çok daha farklıydı. Daha yoğun, daha tutkulu bir havası vardı. Luna, bir adım attı ve Poll'u daha sıkı bir şekilde kavradı. Elini Poll'un omzuna yerleştirirken, diğer elini onun elinde sabit tuttu. Poll, Luna'nın bu ani değişime uyum sağlamakta tereddüt etmedi. Onun belini daha sıkı kavradı ve dansın güçlü ritmine ayak uydurdu.

Tango, her hareketiyle daha da yakın bir hale geldi. Poll'un ve Luna'nın bacakları, dansın doğasına uygun bir şekilde birbirine değiyordu. Luna, zarif bir dönüş yaptığında, Poll'un yüzüyle arasında yalnızca birkaç santimetre kalmıştı. Kadının nefesi, Poll'un cildinde hissediliyordu. Elbisenin yırtmacı, her dönüşte Luna'nın uzun bacaklarını açığa çıkarıyor, bu da dansın tutkusunu ve tenselliğini artırıyordu.

Poll, Luna'nın dönüşlerini takip ederken, onun her hareketindeki kusursuzluğu ve kendine güveni fark etti. Luna, Poll'a doğru tekrar yaklaştı ve adımlarını yavaşlattı. Ellerinin arasındaki temas, bu kez daha anlamlıydı. Poll, bir an için Luna'nın yüzündeki ifadeye odaklandı. Kadın, gözleriyle ona hem meydan okuyordu hem de onu içine çekiyordu. Poll, bu bakışlardan kaçamıyordu; Luna'nın kontrolü tamamen elindeydi.

Dans ilerledikçe, Poll ve Luna arasındaki mesafe tamamen kaybolmuştu. Luna, Poll'un koluna daha sıkı yaslanmış, başını hafifçe yana eğmişti. Gözleri, dans boyunca Poll'un gözlerinden ayrılmıyordu. Her adımda, her dokunuşta, aralarındaki bağ daha da derinleşiyordu. Poll, bu anın büyüsüne tamamen kapılmıştı. Luna'nın nefesi boynuna yakın bir şekilde hissediliyor, onun hareketleri Poll'u daha da içine çekiyordu.

Tango, ikilinin tamamen senkronize bir hale geldiği bir noktaya ulaştı. Poll, Luna'yı belinden destekleyerek hafifçe yana eğdi. Luna, bu hareket sırasında boynunu Poll'a daha da yakınlaştırdı. Elbisesinin taşları, ışıkla birlikte parıldıyor, odanın atmosferini daha da yoğunlaştırıyordu. Poll, bu anın tamamen Luna'nın kontrolünde olduğunu hissediyordu, ancak bu kontrolün cazibesine karşı koyamıyordu.

Dansın sonlarına doğru Luna, Poll'a tekrar yaklaştı. Gözleri, derin ve anlamlı bir ifadeyle Poll'un gözlerine kilitlendi. "Bay Crime," dedi, sesi bu kez daha yumuşak ama daha kararlıydı. "Hayat ne kadar enteresan, değil mi? Bizi böyle bir dansa sürükleyebilecek kadar..."

Poll, Luna'nın bu sözlerinin altında yatan anlamı çözmeye çalışırken, Luna'nın yüzündeki hafif gülümsemeyi fark etti. Kadın, Poll'a son bir kez daha yaklaştı ve dansın finalinde, başını hafifçe onun omzuna yasladı. Bu an, ikilinin arasındaki bağın en güçlü haliydi.

Dans sona erdiğinde, odadaki sessizlik ikisi için de çok şey ifade ediyordu. Luna, Poll'un yüzüne bakarak, "Bazen bir dans, her şeyi anlatabilir," dedi. Bu sözlerde hem bir meydan okuma hem de bir davet vardı. Poll, bu gecenin onu ne kadar derin bir şekilde etkilediğini ve bu hikayenin yalnızca başlangıç olduğunu anlamıştı. Luna Maiden, hayatının en karmaşık düğümlerini çözmek üzereydi, ancak bu düğümler, sadece daha büyük bir oyunun parçalarıydı.

Poll ve Luna, dans sona ermiş gibi görünse de hâlâ birbirlerine yakın bir şekilde duruyorlardı. İkili arasındaki atmosfer, odadaki sessizliği tamamen ele geçirmişti. Luna, gözlerini Poll'un gözlerinden ayırmadan derin bir nefes aldı. Poll da aynı şekilde, kadının yüzündeki zarif ama bir o kadar da kışkırtıcı ifadeye odaklanmıştı. İkisinin de kalp atışları hızlanmış, aralarındaki tensel gerilim artık neredeyse somut bir hal almıştı. Luna'nın gözlerinde bir parıltı vardı; bu, yalnızca bir cazibeyi değil, aynı zamanda kontrolü elinde tutmanın keyfini de yansıtıyordu.

Ancak Luna, vücudundaki tepkiyi artık tamamen kontrol altında tutamadığını hissediyordu. Göğsü hızlanmış bir şekilde inip kalkıyor, nefesi giderek daha derinleşiyordu. Bu anın getirdiği tahrik ve yoğunluk, onun bile alışık olmadığı bir şeydi. Aynı şekilde, Poll'un da bu duruma karşı koyamadığını fark ediyordu. Poll'un gözleri, Luna'nın yüzünden aşağıya doğru kaymış, kadının boynundan elbisesine, ardından belindeki o kusursuz çizgiye odaklanmıştı. Poll'un sertleşmiş vücut duruşu ve derin nefes alışları, onun da bu yoğunluğa teslim olduğunu açıkça belli ediyordu.