Chereads / ZEVK SARAYI / Chapter 10 - 9

Chapter 10 - 9

Arthur, Lavinya'nın zarif varlığına tamamen kapılmıştı. Her geçen saniye kendini daha fazla kaybediyor, Lavinya'nın büyüleyici güzelliği ve tatlı teninin etkisiyle içgüdülerine teslim oluyordu. Dudakları, Lavinya'nın eteğinin ince kumaşına dokunurken, onun dokusunu ve altındaki narinliği hissediyordu. Arthur'un dikkati tamamen bu noktada yoğunlaşmıştı.

Diz hizasından başlayarak, Lavinya'nın beline kadar düz bir hattı, yoğun bir arzu ve hırsla takip etti. Dudaklarını, eteğin üzerinden aşağıdan yukarıya doğru yavaşça bastırarak, kumaşı bir yandan emiyor, bir yandan da Lavinya'nın varlığını tüm benliğiyle hissetmeye çalışıyordu. Ancak bu hareketin yoğunluğu, elbisenin kumaşını zorlamaya başladı. Lavinya'nın zarif kıyafeti, Arthur'un güçlü dokunuşlarına ve hırslı öpücüklerine dayanamadı. Bir anlık bir baskıyla, kumaştan hafif bir yırtılma sesi geldi.

Lavinya, bu duruma önce bir şaşkınlık, ardından da tatlı bir kahkaha ile karşılık verdi. Havada süzülerek Arthur'un kollarından bir an kurtulmuş gibi yaparak, geri çekildi. Gözleriyle Arthur'a baktığında, yüzünde tatlı bir muziplik vardı. Hafifçe kanatlarını çırptı ve parıldayan peri tozları etrafa yayılırken zarif bir sesle, "Sanırım kıyafetim senin arzularına dayanamıyor," dedi. Gözlerinde bir kıvılcım vardı; bu sözler hem bir oyun hem de davet gibiydi.

Bu sözlerle Arthur'un kontrolü tamamen kayboldu. Lavinya'ya bir çırpıda hamle yaparak onu tekrar kollarına çekti. Lavinya ise bu kez direnmedi, kendini Arthur'un güçlü kollarına bıraktı ve ona doğru süzüldü. Arthur, bu kez dikkatini Lavinya'nın göğüs hizasındaki ince file dokumalarına odakladı. File dokunun altından görünen peri ışıltısı, Arthur'u büyülemişti. Bir an bile tereddüt etmeden, dudaklarını sertçe bu noktaya bastırdı.

Lavinya, Arthur'un yoğun ve sert dokunuşları karşısında bir an hafifçe inledi. Ancak bu inilti, acıdan çok yoğun bir haz içeriyordu. Lavinya'nın yüzü bir an tatlı bir kızarıklıkla doldu. Kollarını Arthur'un omuzlarına dolarken, bacaklarını da onun etrafına sarabildiği kadar doladı. İnce, zarif bacakları Arthur'u daha da sıkıca kavradı. Eteği, Arthur'un güçlü tutuşu ve Lavinya'nın bu sarılışıyla gerilmeye başlamıştı.

Arthur'un dudakları hala Lavinya'nın göğüs hizasındaki file dokumada yoğunlaşmıştı. Dudaklarının baskısıyla kumaştan hafif bir gerginlik sesi geliyordu. Lavinya, Arthur'un sırtına ellerini bastırdı, bu yakınlıktan fazlasıyla hoşlanıyordu. Kanatları hafifçe titrerken, Arthur'un güçlü dokunuşları ve hareketleriyle tamamen uyumlu bir şekilde vücudunu hareket ettiriyordu.

Sonunda, etek tekrar bir baskıya daha dayanamayarak ince bir yırtılma sesiyle gevşedi. Bu, Arthur'un ve Lavinya'nın hareketlerine daha fazla alan açarken, aynı zamanda ikisi arasında yoğun bir bağın daha da fiziksel hale geldiğini hissettiriyordu. Lavinya'nın yüzünde hala o yaramaz gülümseme vardı, ama bu kez gözlerindeki arzu daha belirgindi.

Arthur, nefes nefese bir şekilde Lavinya'ya baktı. "Senin dokunuşun... her şeyden daha büyüleyici," diye mırıldandı, sesi derin ama nazikti. Lavinya ise hafifçe gülerek Arthur'un saçlarını okşadı. "Bu sadece bir başlangıç," dedi, sesi hem tatlı hem de kışkırtıcıydı. İkisi de artık sınırların tamamen kalktığını hissediyordu; bu an, sadece arzunun değil, aynı zamanda aralarındaki güçlü bağın bir kanıtıydı.

Arthur, Lavinya'nın narin ve büyüleyici varlığını hissederken, kontrolünü tamamen kaybetmişti. Dudakları, Lavinya'nın göğüs hizasındaki ince dokuma kumaşın üzerinden harekete geçerken, her baskıda bu zarif peri varlığının bal kıvamındaki tenini hissediyordu. Lavinya'nın cildi, hem sıcak hem de tatlı bir hisle Arthur'un duyularını tamamen ele geçiriyor, her hareketiyle daha fazlasını istemesine neden oluyordu.

Lavinya, hafifçe kıkırdayarak başını yana eğdi. Bu durumda üstünlüğün tamamen Arthur'da olduğunu hissetse de, bir anda küçük ama zarif bir hamleyle pozisyonu değiştirdi. Hafifçe kanatlarını çırparak aşağı doğru süzüldü ve Arthur'un boyun ve omuz hizasına yerleşti. Arthur, Lavinya'nın bu hamlesiyle irkilse de, narin teninin boynuna ve omuzlarına dokunduğunu hissettiği anda yeniden kendini kaybetti.

Lavinya'nın narin dokunuşları, Arthur'un boyun ve omuz bölgelerinde hafif bir sıcaklık bırakıyor, Arthur'u her an daha da derin bir tutkuyla hareket etmeye zorluyordu. Dudaklarını yavaşça Lavinya'nın omuzlarına bastırdı. İlk temas ettiği anda, Lavinya'nın cildinin o bal kıvamındaki hissini bir kez daha duyumsadı. Her baskıda sanki bal nektarını emer gibi bir his yayıldı. Dudaklarını nazik ama aynı zamanda kararlı bir şekilde hareket ettirerek, Lavinya'nın omuzlarını ve boynunun çevresini yavaş yavaş keşfetmeye başladı.

Arthur, dudaklarının altındaki her bir dokuyu, her bir zerreyi hissediyor, Lavinya'nın teninden yayılan tatlı kokunun sarhoşluğuna tamamen kapılıyordu. Boynunun eğimine doğru yavaşça ilerlerken, Lavinya'nın bal kıvamındaki teni adeta onun için bir haz kaynağına dönüşmüştü. Dudaklarını bastırıyor, ardından diliyle hafifçe gezdiriyordu. Bu hareketler, Lavinya'nın narin vücudunda hafif bir titreme yaratıyor, o da kanatlarını hafifçe çırparak Arthur'un sırtında parıltılar bırakan peri tozlarını etrafa saçıyordu.

Lavinya, Arthur'un boyun ve omuzlarında gezinen hareketlerine bir an gözlerini kapatarak karşılık verdi. Yüzünde yaramaz ama aynı zamanda tatmin olmuş bir gülümseme belirdi. Arthur'un her hareketi, onun narin teninde tatlı bir yankı bırakıyor, her öpücükle daha da sıcak bir his yayıyordu. Lavinya, Arthur'un saçlarını hafifçe tutarak parmaklarını arasında dolaştırdı.

Arthur, Lavinya'nın boynuna doğru dudaklarını bastırırken her nefeste daha da derinlere indi. Lavinya'nın narin varlığına tamamen kapılmıştı. Dudakları yavaşça boynunun altına, omzunun kenarına kadar ilerledi. Lavinya'nın cildi, sanki sonsuz bir nektar kaynağıymış gibi ona tatlı bir haz veriyordu.

Lavinya, hafifçe nefes alarak fısıldadı, "Arthur..." Sesi, tatlı ama aynı zamanda arzuyla doluydu. Arthur, Lavinya'nın fısıltısını duyduğunda dudaklarını bir anlığına durdurdu, ama sadece birkaç saniye. Gözleri Lavinya'nın boynunun eğimine kaydı ve dudaklarını yeniden bastırdı. Lavinya'nın omuzlarına ve boynuna yayılan tatlılık, Arthur'un zihnini tamamen bulanıklaştırmıştı.

Arthur, yavaş ama kararlı bir şekilde Lavinya'nın boyun ve omuzlarının her zerresini keşfetmeye devam etti. Dudakları ve dili, sanki o bal kıvamındaki tatlılığı tamamen özümsüyormuş gibi hareket ediyor, her temasında Lavinya'nın vücudunda ince bir titreşim yaratıyordu. Lavinya'nın kanatlarından yayılan parıltılar, Arthur'un omuzlarında ve yüzünde hafif bir altın toz etkisi bırakıyordu.

Bu an, yalnızca fiziksel bir temas değil, aynı zamanda iki ruhun birbirine karıştığı bir andı. Lavinya, Arthur'un tutkusu ve kararlılığına tamamen teslim olmuş gibiydi. Arthur ise Lavinya'nın varlığını, dokunuşlarını ve o baş döndürücü kokusunu hissederek, bu büyüleyici anın içinde kaybolmaya devam ediyordu.

Arthur, Lavinya'nın narin bedenine uyguladığı tutkulu baskıyı artırdıkça, Lavinya'nın üzerindeki ince elbisenin askıları bu yoğun dokunuşlara daha fazla dayanamadı. Kumaştan gelen hafif bir yırtılma sesi, bu anın yoğunluğunu daha da artırdı. Lavinya, Arthur'un dudaklarının ve ellerinin etkisi altında hafifçe inledi, ancak yüzündeki tatlı gülümseme ve gözlerindeki parıltı, bu durumdan hoşlandığını açıkça belli ediyordu.

Arthur, bir an Lavinya'nın boynundan başını kaldırarak gözlerini onun kanatlarına çevirdi. Lavinya'nın şeffaf ve altın damarlarla süslenmiş zarif kanatları, peri tozlarıyla hafifçe titreşiyordu. Arthur, içgüdüsel bir hareketle Lavinya'yı nazik ama kararlı bir şekilde ters çevirip, dudaklarını onun narin kanatlarına doğru bastırdı.

Kanatlarına yapılan bu dokunuş, Lavinya'nın tüm bedeninde yankılanan bir haz dalgası yarattı. Arthur'un dudakları ve dili, kanatlarının narin yüzeyinde gezindikçe Lavinya'nın parıltıları daha da yoğunlaşmaya başladı. İnce ama yoğun bir titreme ile kanatlarını kapattı, bu hareket hem kendini koruma içgüdüsü hem de hissettiği yoğun hazzın bir yansımasıydı. Arthur, Lavinya'nın titreyen kanatlarını özenle ve tutkuyla yalamaya devam etti. Lavinya'nın nefesi hızlanmış, vücudu Arthur'un elleri arasında tamamen gevşemişti.

Bir anda, Lavinya, ani ve güçlü bir hareketle Arthur'a doğru döndü. Kanatları yeniden açılmış, gözlerindeki derin bakış daha kararlı ve arzulu hale gelmişti. Arthur daha tepki bile veremeden, Lavinya dudaklarını onun dudaklarına bastırdı. Bu öpücük, yalnızca bir dokunuş değil, aynı zamanda bir meydan okumaydı. Lavinya, Arthur'un dudaklarını bulur bulmaz, vücudunun her yerini ona doladı. Küçük ve zarif bedeni, Arthur'un iri ve güçlü vücuduna adeta bir sarmaşık gibi sarıldı; saçları, kolları ve bacakları Arthur'un çevresinde dans ediyor, onu tamamen sarmalıyordu.

Öpüşmeleri, saf bir tutkuyla derinleşti. Lavinya'nın küçük, arı iğnesini andıran dili, Arthur'un diline meydan okuyan bir mücadele başlattı. Dilleri birbirine dolanırken, Lavinya'nın tatlı bal kıvamındaki özü, dilinden Arthur'un ağzına akmaya başladı. Bu, Arthur için bambaşka bir deneyimdi; Lavinya'nın varlığı, tadı ve kokusu, onun algılarını tamamen ele geçiriyordu.

Arthur, bu anda tamamen kontrolünü kaybetmişti. Lavinya'nın zarif vücudunu daha sıkı kavradı ve bir adım ileri giderek güçlü kollarıyla Lavinya'yı kaldırdı. Lavinya, küçük bedeniyle Arthur'un beline bacaklarını sardı ve kollarıyla boynuna daha sıkıca tutundu. Arthur, onu havada taşıyor, ancak bu fiziksel baskı Lavinya'nın hafifliğiyle mükemmel bir uyum içindeydi.

Havada asılı kalmış gibiydiler. Lavinya'nın kanatları hafifçe çırpıyor, Arthur'un dudakları onun dudaklarında kararlılıkla duruyordu. Öpüşmeleri yoğunlaştıkça Lavinya'nın tatlı özü, Arthur'un dudaklarına daha fazlasını sunuyordu. Arthur, Lavinya'yı güçlü kollarıyla sıkıca kavrarken, ikisi de bu büyüleyici anda tamamen birbirine karışmıştı.

Lavinya, Arthur'un bu baskısına karşılık verirken, peri tozları etraflarında altın bir auraya dönüşüyordu. Havada süzülen bu ışıltılar, onların birleşimini sanki bir ritüel gibi kutsuyordu. Lavinya'nın nefesleri Arthur'un dudaklarında yankılanıyor, Arthur ise tüm bedeniyle bu ana kendini teslim etmişti. Bu, ikisinin de daha önce hissetmediği bir bağlılık ve tutkunun zirvesiydi.

Arthur, Lavinya'nın dudaklarından gelen o bal kıvamındaki tatlı akış sona erdiğinde, içinde sarsıcı bir yoğunluk hissetti. Nefesi kesilmiş gibiydi ve vücudunun tamamında yankılanan, giderek büyüyen bir hareketlenme fark etti. Uyluğunda yayılan bu doruk noktası hissi, onu zihinsel ve fiziksel bir karmaşaya sürükledi. Arthur bir an gözlerini kapattı, hissettiği bu yoğunluğu kontrol etmeye çalıştı, ama Lavinya'nın varlığı ve dokunuşları buna izin vermiyordu.

Lavinya, Arthur'un yüzünde beliren bu ani değişimi fark etmiş gibi, Arthur'un beline sarılı olan kollarını hafifçe gevşetti. Kanatlarını bir anda zarif bir hareketle açtı ve altın tozlarını etrafa saçan bir titreşimle, kendini Arthur'dan sadece bir nefes mesafesi kadar uzaklaştırdı. Gözleri, Arthur'un gözlerine derin bir şekilde kilitlenmişti. Dudaklarında tatlı bir gülümseme belirdi, ama bu gülümsemenin ardında saf bir arzu saklıydı. Hafifçe nefes alarak, neredeyse bir fısıltıyla, "Aşkım... seni çok istiyorum," dedi.