Chereads / Severus Snape'in Kızı / Chapter 4 - 4 - Ceza

Chapter 4 - 4 - Ceza

"Mutlu musun Albus? Sayende hayatımda ilk defa iksir dersinden ceza aldım!"

"Eğer kitaptan bahsetmeseydin bunların hiçbiri olmazdı!"

"Alt tarafı 'kitap' dedim. Bütün geleceği anlatmadım!"

"Bu seni haklı çıkarmaz!"

"Evet çıkarır! Senin. Yüzünden. İksirden. Ceza. ALDIM!"

"Biraz sakin-"

"Kes sesini!" (ikisi birden)

Son ders de bitmişti ve şimdi cezaları için iksir sınıfına gidiyorlardı. Scorpus da yanlarındaydı ama Albus ve Lina'nı sesi onun sesini bastırıyordu.

"Bak sen şu işe!"

Albus ve Lina kavga etmeyi bırakıp sesin sahibine baktılar.; Draco Malfoy.

"Daha ilk günden ceza aldınız Potterlar. Bu bir rekor olmalı(!)"

Yanındaki Pansy ve Zabini kıs kıs güldü.

"Senin aptal oğlun da daha ilk günden başarısız oldu. Ama bu çok normal çünkü o bir Malfoy."

"Hey!" Scorpus gücenmişti.

Draco cevap vermedi çünküm bir oğlu olduğunun gerçeğiyle yüzleşemiyordu. O bir Malfoy'du ve Malfoy soyunu devam ettirmek için elbet çocuk yapması gerekecekti. Ama yine de bunu kabullenemiyordu. Bu konu hakkında düşünmemişti tercih etmişti. Şimdi yere bakıyordu.

"Aaaaaaaaay(!) Yoksa Draco Malfoy hala bir oğlu olduğunu hazmedemiyor mu?" Bu sefer gülen kişi Lina oldu. Sonra devam etti: "Ceza bile olsa iksire geç kalmak istemiyorum." Hızla yürüdü ve omzuyla Draco'nun omzuna çarpıp gitti. Albus ve Scorpus bakıştılar. Draco hala yere bakıyordu.

Albus ve Lina iksir sınıfındaydılar. Öğretmenin masasının karşısında Snape'i bekliyordu. Scorpus ceza almadığı için Slytherin ortak salonuna gitmişti. "Nereden kaldı? Hem bize ceza veriyor hem de gelmiyor!" "Kes sesini Severus." "Neden bana öyle diyordun? Eğlenceli buldun öyle değil mi?" Lina kıkırdadı. "Kabul etmelisin ki öyle. Ortalık karışır." Bu sefer de sinsice gülümsedi. "Aklından bile geçirme Lina!" Lina cevap vermedi ama gülmeye devam etti. O sırada Snape geldi. "Ceza almak hoşunuza mı gitti Bayan Potter?" "Hayır efendim, Severus'a gülüyordum." Kıkırdadı. "Lina!" Snape, Lina'ya kötü kötü baktı. "Size demedim profesör, yanlış anlamayın lütfen." Yine küçük bir kıkırdama. "Lina!" Kıkırdamayı kesti ama hâlâ sırıtıyordu. "Umarım cezanızı çekerken de eğlenirsiniz Bayan Potter." "Cezamız nedir profesör?" Snape sırıttı. "Sınıfı baştan aşağı temizleyeceksiniz. Asanız olmadan." Albus itiraz edecekmiş gibi oldu. Ama Lina itiraz etmeyi düşünmedi bile. "Elbette profesör." "Asalarınızı bana verin." Lina, cebindeki asayı çıkardı ve Snape'e verdi. Albus ise istemye istemeye verdi. "Saat şuan yedi. Üç saatiniz var. Depodan malzemeleri alıp başlayın." "Peki profesör." Snape, Lina'dan şüphelenmişti fakat zihnini okuyamıyordu. Boşverip, bir şey söylemeden gitti.

Albus, Lina'ya şüpheyle baktı. "Bir de ceza aldığın için bana kızıyordun. Neden sırıtıyorsun?"

"Basit bir ceza verdi. İşimiz çok uzun sürmez."

"Koskoca sınıfı kısa sürede nasıl temizlemeyi düşünüyorsun peki?"

"Beni hiç tanımıyorsun Albus."

Albus, anlamamış gibi baktı. Lina, öğretmen masasına arkasını dönüp sınıfa baktı. "Sanırım bunun için biraz erken. Snape, zihnini okursa bize bir ceza daha veriri."

"Bu da ne demek şimdi?"

"Zamanı geldiğinde öğrenirsin." dedi ve depoya gidip temizlik malzemelerini getirdi. Paspası aldı ve yeri silmeye başladı. "Sen de tozları al."

"Ne!? Neden tozları ben alıyorum?!"

"Çümkü ceza almamızın asıl nedeni sensin!"

Albus, ağzını açtığı sırada Lina konuştu: "Daha fazla konuşma. Bir an önce bitirelim şu işi." Albus, ağzının kapadı ve tozları almaya başladı ama içinden de olsa söyleniyordu. Lina, Albus'a fark ettimeden az da olsa büyü kullandı.

Lina'nın işi bitmişti ama Albus hâlâ tozları alıyordu. Lina da toz almaya başladı ve yine Albus'a fark ettirmeden büyü kullandı. "Bitti." Albus, arkasını dönüp baktı. Gerçekten de bitmişti. Albus, elindeki son şişenin tozunu alıp yerine koydu ve Lina'nın yanına gitti. "Bunu nasıl yaptın?" "Uğraşarak tabiki." "Bu kadar kısa sürede koca sınıfı temizleyemezsin!" "Beni tanımadığını söylemiştim." "Haklısın, seni tanımıyorum. İmperio lanetine ne zamandan beri karşı koyabiliyorsun?" Lina gülümsedi. "Şaşırdın öyle değil mi? Buna alışmalısın çünkü daha çoook şaşıracaksın." Sinsice gülümsedi bu sefer. "Gidip asalarımızı alalım. Snape muhtemelen öğretmenler odasında." "Gidelim o halde."

Öğretmenler odasının olduğu kata gittiler ve kapının önünde durdular. Kapıda nöbet tutan, elinde mızrak olan iki tane taştan asker vardı. Mızrakları çapraz şekilde tutuyorlardı. "Şifreyi bilmiyoruz. Nasıl gireceğiz?" Lina'nın dudağının kenarı kıvrıldı. "Şifreye gerek olduğunu sanmıyorum." "Peki o zaman nasıl gireceğiz?" Lina cevap vermedi; kapının tam önünde durdu. "Çekilin önümden!" "Gerçekten bunun işe yara-" Askerler, mızrakları çektiler ve kapı açıldı. "Nasıl?" Albus şok içindeydi. "Ağzını kapa."

Öğretmenler odasında birtek prosör Snape vardı. Lina ve Albus'u görünce şaşırdı. Elindeki çayı masaya bıraktı ve ayağa kalktı. "Buraya nasıl girdiniz?" "Bu kattan geçerken şifreye kulak misafiri oldum profesör." Lina, masum bir bebek gibi gülümsedi. "Yanılmıyorsam saat sekiz. İşinizi yarım bırakıp buraya gelmenizi gerektirecek kadar önemli olan şey nedir?" "İşimiz bitti profesör. Sınıf tertemiz." Snape, şaşkınlıkla baktı. "Asalarımızı almak için geldik profesör." "Sınıfı gelişi güzel temizleyip sonra da buraya geliyorsunuz ve benden asalarınızı istiyorsunuz. Doğru mu anladım?" "Hayır, profesör. MAaalesef yanlış anladınız. Sınıf tertemiz oldu." Yine masum bir tavır takındı. "Siz ne diyorsunuz Bay Potter? Sınıf gerçekten temiz mi?" Snape, Lina'nın zihnini okuyamadığı için Albus'a yönelmişti. Lina, bunu anladı. Albus'un önüne geçti ve konuştu: "Ben zaten söyledim profesör. Artık asalarımızı alabilir miyiz?" "Önce Bay Potter'ın cevap vermesi gerekiyor." Lina, elinden bir şey gelmeyeceğini anladı ve kenara çekildi. Şimdi Albus ve Severus Snape şimdi göz gözeydi. "Söyleyin Bay Potter; sınıfı gerçekten temizlediniz mi yoksa kaytarmak için numara mı yapıyorsunuz?" Albus, birkaç saniye sora cevap verebildi. "Hayır, profesör. Numara yapmıyoruz." Snape, şüpheyle bir Albus'a bir de Lina'ya baktı. Lina hâlâ masum tavrını takınıyordu. Snape en sonunda vazgeçti çünkü Albus doğru söylüyordu. "Pekala; asalarınızı alabilirsiniz." Cübbesinin cebinden iki asa çıkardı.

Asalardan biri siyahtı ve tutma yerinin ortası hafif, açık kahverengiydi. Diğeri ise uzundu, kendisi siyah ve sapı mordu. Arka ucunda oval, mor bir şey vardı. Snape, asaları uzattı. Mor saplı olanı Lina aldı; Albus ise diğerini. "Teşekkür ederiz profesör. İyi akşamlar." Lina, asayı cübbesinin cebine koydu. İkisi zindanların yolunu tuttular.

"Bunu nasıl yaptın? Şifre olmadan öğretmenler odasına giremezsin."

"Dinle Albus; bir an önce zihinbend yapmayı öğrensen iyi olur yoksa elevereceksin."

"Neyini eleverecekmişim?"

"Bunu söylemek için erken."

"Peki ya zihinbend? Sen yapmayı biliyor musun?"

"Elbette."

"Ne zaman ve nasıl öğrendin bunu? Babam çok zor olduğunu söylemişti."

"Çünkü baban beceriksiz biri."

"O, senin de baban!"

"Üvey babam."

"Olabilir ama yine de baban sayılır."

"Konuyu değiştirme. Bir an önce zihinbend öğrenmelisin."

"Yıllarca hiçbir şey söylemedin. Yıllarca sessiz biriydin. Neden şimdi böyle oldun?" Lina durdu.

"Bu konuyu daha sonra konuşuruz. Şimdi odaklanmamız gereken şey; sana zihinbend öğretmek."

"Bunun bana faydası ne?" Lina yürümeye devam etti.

"Bir düşünelim; babana benziyorsun, gelecekten geldin ve karanlık lord dönemindeyiz. Malfoy'un ailesi ölümyiyen yani Draco bunu ailesine söyler ve onlar da Karanlık Lord'a söyler. Bizi öğrenirler ve mutlaka daha fazla şey bilmek isterler. Draco söylemese bile Berty bizi gördü. Mutlaka haberi yetiştirir."

"Tamam, haklısın. Peki ya Scorpus? O benim arkadaşım."

"Cumartesi günü, öğlen yemeğinden sonra yedinci katta buluşalım. Sen, Scorpus ve ben. Cumartesi gününe kadar Scorpus'a hiçbir şey anlatma. Ve Snape'le mümkün olduğu kadar az konuş, gözlerine bakma ve uzak dur."

Albus; aklındaki soruyu sormak için ağzını açtı ama Lina ondan önce davrandı: "Sorularını cumartesi gününe sakla." Başka bir şey söylemeden Slytherin ortak salonuna gittiler.

Sayfa Sayısı: 17 - 22