Chereads / Haklı Çıkma Sanatı / Chapter 2 - BÜTÜN DİYALEKTİĞİN TEMELLERİ

Chapter 2 - BÜTÜN DİYALEKTİĞİN TEMELLERİ

İlk önce, her tartışmanın esasını ele alacak, bir tartışmada aslında ne

olduğuna bakacağız. Diyelim ki muhalifimiz bir tez öne sürdü (ya da biz

sürdük, bu fark etmez). Bunu çürütmek için iki tarz ve iki yol vardır.

Tarzlar: a) ad rem [konuya yönelik]; b) ad hominem [insana yönelik] ya da

ex concessis [kabul edilmiş olana göre]. Yani öne sürülen önermenin yaeşyanın tabiatıyla, mutlak nesnel gerçekle; ya da muhalifin başka iddialarıyla

veya onayladığı diğer şeylerle, yani göreli öznel gerçekle uyuşmadığını

göstermeliyiz. Bu sonuncu tarz sadece kanaate bağlı göreli bir şeydir ve

konuya ilişkin nesnel doğruyla bir bağlantısı yoktur.

Yollar: a) doğrudan çürütme; b) dolaylı çürütme. Doğrudan çürütme tezin

nedenlerine, dolaylı çürütme ise sonuçlarına saldırır; ilki tezin doğru

olmadığını, ikinci ise doğru olamayacağını gösterir.

Doğrudan çürütme iki türlü olabilir: Ya muhalifin önermesini dayandırdığı

nedenlerin yanlış olduğunu gösteririz (nego majorem; minorem [büyük

ve/veya küçük öncülün reddi]) ya da nedenleri kabul ederiz ama bunlardan o

önermenin çıkmayacağını gösteririz (nego consequentiam [vargının reddi]);

yani tasımın vargısı veya biçimini hedef alırız.

Dolaylı çürütmede ise ya Apagoge [sapma; bir şeyi karşıtının saçma ya da

olanaksız olduğunu göstererek ispatlama] ya da örneğe [Instanz] başvurulur.

Apagoge: Muhalifin önermesini doğru kabul ederiz; sonra bunu doğru kabul

edilen bir başka önermeyle birlikte bir çıkarsamanın öncülü olarak

kullandığımızda ne sonuç çıkacağını gösteririz: Ortaya açıkça yanlış olan bir

vargı çıkmıştır, ya eşyanın tabiatıyla

10

ya da muhalifin başka iddialarıyla

çelişmektedir, yani ad rem ya da ad hominem olarak yanlıştır (Hippia Major

ve başka diyaloglarda Sokrates). Demek ki muhalifin tezi olan önerme de

yanlıştır: Çünkü her ne kadar yanlış öncüllerden hep yanlış önermeler çıkmasa

da, doğru öncüllerden sadece doğru önermeler çıkar.

10 Eğer şüphe edilemez bir doğruyla çelişiyorsa, muhalifin pozisyonunu ad absurdum [saçmaya]

indirgedik demektir.

Örnek [Instanz], ενστασις [enstasis - itiraz], exemplum in contrarium [karşı

örnek]: Genel önermenin doğruca formülasyonunda kapsadığı özel durumlara

gönderme yapılarak çürütülmesi: Sözkonusu durumlar aslında genel önermeye

uymadığından, demek ki önermenin kendisi yanlıştır.

Her tartışmanın çerçevesi, iskeleti işte böyledir. Yani artık tartışmaların

temel bilgisine sahibiz. Çünkü esas itibarıyla her türlü tartışma buna döner,

buna indirgenir. Ama bütün bunlar gerçek ya da sadece görünüşte olabilir,

hakiki ya da sahte gerekçeler ileri sürülerek gerçekleşebilir. Ve işin aslını

bilmek kolay olmadığından, tartışmalar da uzayıp gider ve sert geçer. Aynı

şekilde, biz de açıklamalarımızda gerçeği ve görünüşü ayırt edemeyiz, çünkü

zaten bundan tartışmacıların kendileri de önceden emin değildir. Dolayısıyla

hileleri haklı ya da haksız olduğumuzu dikkate almadan açıklayacağım; çünkü

bundan kendimiz de emin olamayız. Ancak tartışma yoluyla ortaya çıkacak bir

şeydir bu. Ayrıca, genel olarak her tartışmada ya da argümantasyonda herhangi

bir konu hakkın- da hemfikir olmamız gerekir ki, bunu prensip olarak alıp

buradan hareketle tartışılan soruya ilişkin yargıda bulunmaya çalışalım:

Contra negantem principia non est disputandum [Prensipleri reddeden

biriyle tartışılamaz].