Chereads / Haklı Çıkma Sanatı / Chapter 4 - HİLE 2: Eşadlılık [Homonymie]

Chapter 4 - HİLE 2: Eşadlılık [Homonymie]

Eşadlılıktan [homonymie] yararlanarak ortaya konulan iddia genişletilir ve

aynı sözcüğün geçmesi dışında konuşulan konuyla çok az veya hiç ortak bir

yanı olmayan bir şeye dönüştürülüp bu yeni önerme açıkça ve başarıyla

çürütülür. Böylece sanki asıl iddia çürütülmüş gibi bir görünüm sağlanır.

Not. Eşanlamlılık [Synonyma - eşanlamlılar] iki ayrı sözcüğün aynı anlama

gelmesidir. – Eşadlılık [Homonyma - eşadlılar] iki farklı kavramın aynı

sözcükle karşılanmasıdır. Bakınız Aristoteles, Topik I, 13. "Derin," "keskin,"

"yüksek" bazen cisimler bazen de sesler için kullanılan eşadlılardır. "Dürüst"

ve "namuslu" ise eşanlamlıdır.

Bu hileyi sophisma ex homonymia [sophisma = yanıl(t)ma, akıl yürütme

hatası] ile özdeş olarak anlayabiliriz. Ancak bu çok belirgin yanıltma, kolay

kolay kimseyi kandıramaz.

Omne lumen potest extinqui

[Bütün ışıklar söndürülebilir.]

Intellectus est lumen

[Anlama yetisi bir ışıktır.]

Intellectus potest extinqui.

[Anlama yetisi söndürülebilir.]

Burada dört termini [terimler] olduğu hemen fark ediliyor: gerçek anlamıyla

lumen [ışık] ve mecazi anlamıyla lumen. Ama daha inceltilmiş haliyle bu hile,

özellikle aynı sözcükle karşılanan kavramların yakın ilişki içinde olduğu ve

birbirinin yerine geçebileceği durumlarda, gerçekten yanıltıcı olabilir.

Örnek:

11 A. Kant felsefesinin sırlarına henüz vakıf değilsiniz.

11 Özel olarak tasarlanmış örnekler hiçbir zaman yanıltıcı olacak kadar ayrıntılı olamaz; onun için kendi

deneyimimizden örnekler toplamak gerekir. Her bir hile için kısa ve tipik bir isim bulmak çok iyi olurdu. Bu

sayede şu veya bu hileyi hemen fark edip boşa çıkarmak kolaylaşırdı.

B. Ah! Sırlarla işim olmaz benim.

Örnek 2: Ben, aşağılamaya uğrayan birinin daha büyük bir aşağılamayla

karşılık vermez ya da hasmının veya kendinin kanını akıtmazsa, onursuz

sayılacağı şeklindeki onur ilkesini ahmakça bulup reddettim. Buna neden

olarak, gerçek onurun insanın çektiği şeyden dolayı yaralanmadığını, yalnızca

yaptığı bir şeyden dolayı yaralandığını ileri sürdüm; çünkü her zaman herkesin

başına her türlü şey gelebilir. - Muhalifim saldırıyı doğruca gösterdiğim bu

"neden" üzerine yöneltti ve açık seçik şunu gösterdi: Eğer bir tüccar

dolandırıcılık veya sahtecilik veya işinde özensizlik yaptığı gerekçesiyle

haksız yere suçlanırsa, bu onuruna bir saldırıdır ve sadece çektiği acı

nedeniyle onuru incinebilir; bu durumda tüccarın onurunu kurtarmak için,

kendisine iftira edenleri mahkemeye vermek ve bunu yalanlamaktan başka

yapabileceği bir şey yoktur.

Muhalifim burada eşadlılıktan yararlanarak, itibar da denilen ve iftira

yoluyla zedelenen burjuva onurunu, point d'honneur [şeref] de denilen ve

aşağılama yoluyla zedelenen şövalyelik onuru kavramına sokuşturdu:

Bunlardan ilkine yapılan bir saldırı gözardı edilemeyeceği, aksine böyle bir

iddianın kamuoyu önünde çürütülüp püskürtülmesi gerektiği için, demek ki

aynı haklı gerekçeyle, diğerine yapılan saldırı da gözardı edilmemeli, tersine

daha ağır bir hakaret ve düelloyla bertaraf edilmelidir. - Burada onur

sözcüğünün eşadlılığı aracılığıyla çok farklı iki şey birbirine karıştırılıyor: Ve

böylece eşadlılıktan dolayı bir mutatio controversia [tartışma konusunda

dönüşüm] ortaya çıkıyor.