Chapter 8 - 9

Oysa ki tam tersi oluyordu dağların olduğu yerde kırık fayatları olduğundan sık sık deprem oluyordu sonra Kur'an'da evrenin genişlemesinden bahsediliyormuş bana gülümseyerek Az önce söz ettiğin Tıpkı iki dişli bir çatalla pişmiş bir et ve kabuğundan çıkarır gibi ruhlarımızı çekiştiren ona özgü bakışına atmıştı az kalsın tam tersini düşündüğümü söyleyecektim dağların olduğu yerde deprem olur kardeşim diyecektim ama Bunu demedim çünkü Cami imamı için bir Fransız askeri ile sohbet etmek çok büyük bir olaydı gurur verici bir şeydi Ne de olsa İngilizler ve Fransızlar padişahının efendisinin koruyucu doğru yıktılar ve o imparatorluk sayesinde geçemiyordu öyle bir noktaya geldim öyle bir noktaya geldim ki uçsuz bucaksız bir ufuk çizgisi gözümün önünde beliriyor sonra eve varmıştım Bizim evimize postalarımı duvara vurdum amacım karları temizlemekten ziyade tanıdık bir ses çıkarmaktı nisan ayında kar yağması çok ilginçti ama o yıllarda küresel ısınma yoktu ve kış mevsimi gerçekten kış Gibi Geçerdi seçim yapamadan her şeyi birbirine karışıyor ve ben birdenbire karşıma çıkan iki güzel küçük kız çocuğunu görünce bu fırsatı kaçırmamam gerektiğini düşünüyordum Sonuçta Onlar iki küçük Osmanlı kızı kim onların hesabını soracaktı ki benden Aslında onları düşünmüyorum bile ve Ümit öğretmen gergin yüz ifadesi ve elinde kalemiyle sanki yanı başımda üzerime eğildi beni bir iskemeye oturtmuşlardı anlamadan bakıyordum odada çok fazla insan vardı komşular gençler ihtiyarlar sanki biri ölmüş gibi kısık sesle konuşuyorlardı daha önce söylemiştim o iyi bir öğretmendi ama bağımsızlık yalnızlığıydı ama yanlış yoldaydı kurtuluşumuz bağımsızlıktan geçmiyordu Fransızların ve İngilizlerin egemenliği altında yaşamalıydık ve böylece zengin olabilirdik Bu yüzden acele etmeliydik onun gibi isyancıları yok etmem gerekiyordu Hatırladığım kadarıyla kollarımdan birini sağlak olduğu için özellikle de sol kolunu kullanmayan ve bundan çok mutlu olduğunu söyleyen biriydi Kısa bir süre sonra evine döneceğini söylüyordu kuzeye Oysa ben eve dönmesini istemiyordum daha sonra askeri Doktor gelmişti yorgun gebermiş bitmek üzereydi Kasap gibi giyinmişti önlüğü kana batmıştı hep narkozsuz ameliyat yapardı geri dönmem lazım demiştim Ümit öğretmen artık buradaki görevimi tamamladım kendi dramlarımızı yaşarken hepimiz bencilleşiyorduk güzel Ayşe unutuluyordu Savcı hala görevini yapmıyor ve beni bulamıyordu dava gibi bir durumun bir bölgeyi nasıl tasacağını Düşünsenize bir dalga etkisi yaratır ama nedense Nizip dönem Bu köyde böyle bir etki gözükmüyordu katilinin etrafında gezindiğini onun orada olduğunu karşılaştığınızı ya da karşılaşacağınızı bilmek onun çok yakınınızda Belki de komşunuz olabileceğinizi düşünmek kimsenin hoşuna gitmez Üstelik bir de savaş zamanı ise sırtımızı yaslayabileceğimiz bir barışa ihtiyaç duyarız haksız herhalde her şey kötüye gider 1 kilo ayeti Çöz Beni 33 yöntemi yoktur Ayşe bir tek ben iki tane biliyorum ya suçlu yakalanıp ya da suçlu varsayılan biriyle tutuklanır Öyle ya da böyle ister bu şekilde halledilir ve biz suçlu var saydığımız dereceyi tutuklamıştık bundan daha zor değildir Ne olursa olsun iki durumda da toplumun gözünde aynıdır tek kaybeden tutuklanandır Onun da ne düşündüğünü Kim bu vursalar ki eğer cinayetler sürüyorsa İşte bu başka bir sorundur Evet bu doğru güzel Ayşe ve arkadaşından sonra Ümit öğretmen ve daha sonra hiç kimse olmadı Hadi bakalım olay yeri rafa kalsın olayı örtbas edin evimize dönmek için yola düştüğüm 3 sabah jandarmalar açlıktan ve soğuktan ölmek üzere iki adam yakaladılar 2 Asker kaçağı her gün yeni birileri cepheden kaçarak Tarlalarda izlerini yok ediyordu Bunlar Senegal asilli Fransız askerleriydi ve Müslüman oldukları için Müslüman Türk halkını öldürmek istemiyorlardı Bu nedenle de kaçıyorlardı masum insanları öldürmektense Asker kaçağı olmayı tercih ederiz diyorlardı ve Türk Duran iki borozan eşliğinde iki kaçağı sokaklarda dolaştırdı Fransız askerleri insanlar onları görmek için dışarıya çıktı iki Hedef iki Jandarma üniformaları yıpranmış tıraşsız yüzleri ve şartın gözleriyle iki yabani karınları aç adımları yavaş gerçek güçlü seyahatli botları cilalı pantolonları ütülü feshleri temiz iki jandarma kalabalık gittikçe arttı her zaman anlamsız olan bu kalabalık Nedendir bilinmez tehditkarlaşıyor tutukluları gitgide daha çok sıkıştırıyordu Bu köyde o kadar çok vatan haini vardı ki kendilerini öldürmeye kıyamayan masum askerlerinin öldürülmesi için tezahüratı yapanlar bile vardı Onlar kraldan çok kralcıydı yani bir fransızdan çok daha Fransız bir ingilizden çok daha iyiyiz bir iş kalkacağını çok daha işgalcı iradesiyle köle olmayı Seçen insanlarda birden bağırmaya başladılar onları istiyoruz kimleri dedi birisi katilleri o iki küçük kız çocuğunun katillerini insanlar bu iki asker kaçağının o iki küçük kız çocuğuna öldürdüğünü düşünüyordu onlar katillerin onları bize diye bağırmaya başladılar tılsımlı kelimeler vardır yargıçta Bunlardan biridir Tıpkı Tanrı ölüm çocuk ve gibi daha niceleri gibi koşulsuz şartsız saygı içeren sözcüklerdir Bunlar bebek kadar masum kişilere bile soğuk terler döktürmeye yetecek bir kelimedir Savcı onları size veremeyiz diyordu küçük dünyalar işe yaramış olacak ki ceset yanında kayısı kıvamında yumurta ziyafeti yapan harcı küçük kız için ağzından en ufak bir acımasız çıkmamış ve ona kibirle yaklaşmıştı insanlar bakıştılar yargıç isminin havada bir yelpaze gibi sallanması iyi fikirdi yargıçta sanki Beraber öğleye doğru gelmişti 40 yıllık Ahbap gibiydiler bu beni hiç şaşırtmamış da yargıt hükümlerinden bir tanesi kalmış sarıyordu ıslık çalarak Saate bakıyor saatine bakmış da başkan ise ne yapacağını şaşırmış ayakta duruyordu yargıç başıyla işaret edip iki askere tutukluları da getirmelerine emretmişti İki Zavallı yanan ateşini üzerine eski rengini getirdiği odaya girmişlerdi Bunlar çocuktu Çünkü yetişkinliğine olsa 2 yıl adam Hatice adım atmış delikanlılardı neden kaçtınız diye sordum masum insanları öldürmek istemediğimiz için dediler Elbette öldürdünüz dedi Savcı 2 masum kız çocuğunu öldürdünüz Ben bilmem ki öldürmemiş de olabilirim belki belki ıskaladıklarımı da oldu çünkü hiçbir zaman sivil halka ateş etmek istemedim masum Türklerin evlerine Tokat işi yapmak istemedim öldürdüğünüz kız çocukları 10 yaşındaydım onları biz öldürmedik dedi genç olan aslında İkisi de gençti ama dibine daha da gençti önce Savcı sonra albayı tepeden tırnağa süzdü bu beni hiç şaşırtmadı doğrusu hiçbir suçlu Suçunu kabul etmez hemen suçunuzu İtiraf edin biz de sizi Çınar ağacında sonlandıralım yoksa başınıza geleceklerden Siz sorumlusunuz dedi savcı Ne istersiniz dedi Sakin olan küçük kızını itirafını mı Evet ben öldürdüm Ben yaptım Sonra Sırtımdan üç kere bıçakladım Hayır o kızlar bıçaklanmamıştı önce taşlarına kafalarına taşla vurulmuş sonra boğulmuşlardı ya da tam tersi de olabilir bilmiyorum Evet doğru boğdum İşte bu ellerle dedi siyah ellerini ileri doğru Uzattı Nizip çayının kıyısında aynen öyle sonra suya bıraktım Evet neden yaptım Canım öyle istedi tecavüz mü edecektin Evet ikimiz iki kızı yakaladık ve sırayla tecavüz ettik Sonra değiştik sonra İşimiz bitince de kafalarında saç temizleyip öldürdük itiraflara şahit oluyor musunuz dedi sadece onayladım kulaklarınız var Başkan bey beğeniniz de var sanırım dedi Saat iyice ilerlemiştim haberi öğrendiklerinde savcı ve yargıç bir dosyayı kapatmanın verdiği mutlulukla kebapçının yolunu tuttular akşam olmaya başlamıştı Albay şömine'ye Birkaç adım daha atmış geldi 2 çarpmıştı yargıç bütün akşam belediye başkanının evi ile Belediye binası arasında mekikle okuyup durmuştu Albay veya göt ufak havada gökyüzüne ulaşmaya çalışan kızın ismi kestane ağacına bakan başkanının odasında ayrılar Odanın bir penceresinden yeterince alanı olmadığı için serpilemeyen gerçek bir ağaç olmaya fırsat bulamayan Bu zayıf şeyi görünüyordu gördün mü Dede Albay suç ortağının yaptığına dayanamayıp ölmeyi tercih ettim evet dedi yargıç bence işkence'den kurtulmak için ölmeyi tercih ettiler asılmak çok kolay bir ölümdür soğukta bekle hele 3 saat olmuş azımsanmayacak kadar soğuk tutuklu göz kapakları birbirine yapışana kadar ağlamaktan yıldızları ayrıntılı bir şekilde izlemeye vakit bulmuş olmalıydı albayi sigara dumanını burnuna tutmuş defalarca aynı soruyu sormuştu halkalar çıkarıyordu dumanla insan mı yoksa hayvan mısınız diye bağırmıştı Onlara tepki alamadı Böylesi daha iyi oldu değil mi onlara hemen yarın sabah sallandırırız Böylece insanlar da bu gösteriyi izleyince Artık bizimle savaşmaktan vazgeçer adalete sağladığımızı düşünürler Ayrıca Kuvayi milliyeci öğretmenin ölümü de kimsenin umurunda değil O iki sene kaldı askerin sesi çevremde çalıp Duran Ölüler senfonisi'nin baş enstrümanı gibiydi soluk alıp vermeler inlemeler bombaların hedefi olmuşların mırıltıları şikayetleri ağlamalar deli Kahkahalar fısıldanan anne ve eş isimleri ve bunların hepsini bastıralım katil melez çavuşun boş lafları ve Sabahın erken saatlerinde günün ilk ışıklarıyla birlikte o iki masum Zenci asker Çarşı Camisi'nin önündeki Ulu Çınar'ın dallarında sallanmaya başladılar Ümit öğretmenim davası sonuçlanmadı ve zaman aşımından kapandı bir süre sonra arkadaki Zafer hepimizi umutlandırdı ve İşgalci Fransızlar burada daha fazla barınamayacaklarını anlayıp ülkelerine dönmeye karar verdiler artık hırsızlık yalancılık padişah yalakacılığı ve hilafet son buluyordu adaletin yeniliğini bulacağı Çağdaş eğitimin okullarda Ümit öğretmenler tarafından verileceği yeni bir ülkeye Yelken açıyorduk ve bu yer kendinin kaptanı bir çift Mavi göze ve Sarı saça sahip olan Selanik'te bir yetimde ve onun adı Mustafa Kemal di...