Bile Spewers

TANITIM Aşk? Aşk mı? Evet sana aşıktım belki de hala öyleyim ama içimde senin aşkından daha büyük bir şey var. Daha güçlü bir şey. Beni her gün daha fazla tüketen bir şey. Nefret gibi ama değil daha büyük daha şiddetli bir şey. Nefretle aşk arasında çok ince bir çizgi vardı ve sen hep o çizginin üzerinde dolaştın. Belki de defalarca sınırı geçtin ama ben görmemeyi seçtim. Sonra bir gün bende bu oyundan sıkıldım. Çizginin üzerinde dolanmandan da buna gözlerimi kapatmaktan da sıkıldım. Sorunumuz sana aşık olmam değil o kısmı geçeli o kadar çok oluyor ki. Sorunumuz senin beni dönüştürdüğün şey, çünkü aşkım(!) Ben ilk tanıştığımızda bir çiçektim beni öpebilirdin koklayabilirdin sevebilirdin ama sen benim yapraklarımı koparmayı seçtin. Benimle beni parçalayarak oynadın. Sonra ben bir ateş oldum. Artık beni öpemezdin koklayamazdın sevemezdin. Seni yakardım. Bu bana yaklaşma demekti. Bu ben sessizce zarar vermeden yanıyorum demekti ama sen, sen beni yok etmek istedin. Sen yanmama bile izin vermedin. Yarattığın acıya bile saygın yoktu. Şimdi ben git gide büyüyen bir alev topuyum. Durmayacağım. Ta ki seni yakalayana kadar. Seni yakaladığımda etinin kemiğinden ayrıldığını hissedeceksin canın öyle yanacak ki yok olmak isteyeceksin ama ben buna izin vermeyeceğim. Seni yakıyor olmamın her anını zevkle izleyeceğim. Çünkü sevgilim, sen aşkın değerini bilemedin. Ama acının yaşattığı hissi hiç unutamayacaksın. Acı, seni bana tutsak edecek. Acı olduğu sürece hep benimle kalacaksın.

At the End of the World, Lay a Promise... One of Love Lost, and of Hope Squandered. In this Land of Dreams, where impossibility is made manifest, In this Land of Decay, where depravity is made known by man, In this Land of Darkness, where Cruelty knows no bounds, One man stands against the tide. Against Fate. Against Hatred. Against all the things that burden you so. Step into Analeia, Land of Milk and Honey, Land of Blood and Bile. Make Your Stand with Us.

"we'll join forces and together we'll create a future for Catyra" Kelsier informed the others and they nodded . It was time ! To end the reign of the tryant. It was time to regain control over the dark and it's lurking. * Vin stared incredulously at the thin and scrawny girl in front of him. She is the chosen one?? He almost want to laugh at the absurdity of the thought . This tiny girl whose black hair was all tangled up and her olive skin was full of scars ,is the chosen one? How will this girl fight a whole Lord ruler? She wouldn't even be able to get past the guards . A bile rose in his throat and ugly feeling of failure clawed at him . He had failed , the whole of Catyra fate depended on him ! " You think I'm not the chosen one , ? " . She rolled her eyes and begin to walk past him . Well she didn't think so too . Defeat the Lord ruler ? Save the world? Everything sounds like some bed stories and fairytale. She walked away from the dreamchaser . Species that was said to have been extinct thousand of years ago . Everything was just weird !! She needs to get out of here , before all this balderdash gets in her head * But then he saw it ! Tiny intricate black markings on her left shoulder , on her ankle . The sign !! He hurriedly followed her . Perhaps he shouldn't have judge a book by its cover

TANITIM Farkındalık var oluşun başından beri çok az kişiye huzuru getirmiştir. Farkındalığı yaşadığın ilk anda saf bir korku da onunla beraber gelir. O korku bir eşikten geçmek demektir. Korkuyu hissettiğin ilk an sonsuza dek süreceğini düşünürsün bir saniye öncesinde hayatının anlamsız olduğuna inanırken korku o anlamsızlığı özletir. Anlamsız hayatını geri istersin. Çünkü hayatının bir anlamı olması demek bir hedef yaratır ve o hedefe giden uzun dar korkunç bir yol... Kimse o yolda yürümek istemez, yani yolu gördükten sonra istemez. Var olduğum ilk andan beri içimde koca bir boşluk taşıyordum. Bir şeylerin ters gittiğini her zaman biliyordum. Her şey olması gerektiği gibiydi ama beni rahatsız eden bir boşluk vardı. Görmezden geldiğim bir boşluk. O boşluğu o kadar görmezden geldim ki var olduğunu bile unuttum. Diğerleri gibi olmama düşüncesiyle baş edemedim içimdeki utanç ve korkuyla başa çıkamadım. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmaması düşüncesi içimdeki boşluğa sırt çevirmeme sebep oldu. Sırtımı çevirdim kulaklarımı ve gözleri kapattım. Bana yazılan rolü oynadım üstelik hiç fakında olmadan. Ta ki o güne kadar... Artık o rolü oynayamazdım. Yolu görüyorum, korkuyorum. Hissettiğim ilk şeyin bu olması çok acayip olsa da korkudan daha gerçek ne var ki? şimdi çılgınca bir şey yapma zamanı. O eşikten geçme zamanı. Özgür kalma ve tüm köleleri özgür bırakma zamanı. "Sadece Tanrıyı öldürenler özgürdür. Çünkü özgürlük ancak Tanrıyı öldürünce gelir."

The Thompson brothers, Ethan and Finley, have since childhood, been hunters of vampires, werewolves and any other scourge known to humanity. A tough calling, but somebody's gotta do it. It's been many years since that childhood when they run into an old family friend who is experiencing some of the same things they did as children. Can they figure out why she's being targeted and by what, before it is too late?

Tyjzdhjjm

(baş karakter Shu Rain ) Basit bir köyde doğmuştur bulunduğu köy kıtada bulunan yüzlerce Krallığın binlerce Klan'ın gözüne giremeyecek kadar önemsiz olmasına rağmen olan olur ve köyleri bilinmeyen insanlar tarafından katledilir ailesi oğullarını korumak için onu bir sepete koyup nehre bırakırlar tek istekleri oğullarının kurtulması (kurak topraklarda en üstün iblislerin bulunduğu en zeki cinlerin en güzel elflerin olduğu Gölge Krallığı arazisinde yaşayan iblis doğum sırasında çocuğunu kaybeder ve yolculuğa çıkar yolculuğunda nehirde yüzen bir sepet görür başta aldırmaz fakat bebek ağlamasını duyduğunda hemen sepeti alır ve çocuğa bakar işte o zaman bu çocuğu büyütmek ister fakat bir sorun vardır çocuğu Gölge Krallığında büyütemez kendisi de bu Krallıkda uzun süre yaşayamaz o sıra gözlerine ölen oğlu gelir ve bir karara varır ÖLÜ SOYU KULLANACAĞIM BU ÇOCUĞU NE PAHASINA OLURSA OLSUN BUYUTECEĞİM ONU BU DÜNYADAN OLMAYAN BİR CANLIYA ÇEVİRMEM GEREKSE BİLE YAŞATACAĞIM) Ölü Soy açıklaması (bu soy kadim iblislerin binlerce iblisin kanını emip bir canlıyı iblise donusturmesine yarar fakat o canlı sıradan bir iblis olmaz o canlı bir iblis tanrısı olur bu soyu bilen iblislerin hepsi eski çağlarda idam edilmiştir öleki milyonlarca ölü Soy sahibi iblisten sadece 3 tane kalmıştır bu iblislerin en yaşlısı fan huroa yani kadim kraliçe lanet yüzünden bir varis aramaktadır ) Bunun yüzünden milyarlarca canlı insan, iblis kayırmaksızın herkesi kabul etmektedir burdaki iblisimiz fan huroa haricindeki kadim soy sahibi olan kohu zahiri olmaktadır son kadim soy sahibiyse kocası kohu sahuba dır bu ikisi iblis topraklarında sözü geçen 10 büyük Klanın en büyüğü olan kızıl göz kanının yöneticileridir

From a reader to a character in a novel, the last thing she expected was to become a mere extra in a story. But... To her shock, she was no normal extra. She was a terminally ill extra! Counting the days left on her fingers, she struggles to maintain her character. Having received a system of her own, only made her realize that her mere existence made the story deviate from the original plot. ____________ Seated at the table, Wang Mingya tried her best not to notice the stares being thrown at her by the countless elites. For them, she was just a 'troublemaker'. Among the nobles, with a cold look on his face, was Alexander Arden, the crown prince of the kingdom. Dressed elegantly in a well-tailored suit, silver cufflinks adorning his wrists, he was truly popular among the women. "Oh my, Prince Alexander is truly so handsome. My daughter talks about you all the time~" A middle-aged woman laughed, touching Alexander's arm. Her friends soon joined, echoing her words. "I know right~ my sister is the same." "Even Lia, you know her right? The one who's popular now." Their sweet voices made Mingya want to throw up. Trying to maintain the smile on her face, she picked up a piece of meat from her plate. Just as she swallowed the meat, her stomach contracted painfully. Her trembling hand dropped the fork. The next second, food and bile came up to her throat. She got up abruptly and rushed outside the room. The audience in the room murmured, shaken by her leaving this sudden. "As expected of the attention seeker," sneered the lady who had first spoken up. Meanwhile, all Mingya could do was stare at the amount of blood in the urinal, some slightly dripping into her soft white dress. She had just vomited blood. [Ding!] [Health: Critical!] "What... What the f*ck is this?" #reincarnation #romance #villainess #webnovel #time-travel #fantasy #secondchance #revenge #strongfemalelead #face-slapping

Marqué le temps de son empreinte de façon indélébile, voici ce à quoi aspire tous les êtres parcourant les terres de Yfunim. Comment rendre possible un exploit aussi irréaliste ? Faire la guerre ? Accumulez les richesses ? Être le plus fort ? La seule façon de le savoir est de parcourir le chemin. Dans cette ère mouvementée où règne en maître les rois et les héros, nous suivrons un jeune garçon appelé Habel, partant de son île à la découverte de ce vaste monde et pourquoi pas en chemin, lui aussi, écrire les lignes de l’histoire ? ‘’Le monde tremble de peur, les êtres se trémoussent de joie et d’admirations, des hommes qui me haïssent, des femmes qui m’adorent, voici ce que provoque l’évocation de mon nom en ce monde. Les sensations merveilleuses qu’elles procurent est un plaisir coupable dont je ne pourrai jamais m’en lasser, c'est le délice des rois''.

Isekai dalam istilah jepun bermaksud ‘dunia yang berbeza atau dalam kata lain dunia yang tak mungkin wujud’. Pada tanggal 25 October 2008, Aku terjumpa sebuah kotak yang muncul secara tiba-tiba….Entah datang dari mana entah. Kotak tu muncul betul-betul depan aku. Secara perlahan aku mendekati kotak tersebut & di tepi kotak tu ade beberapa ayat yang ditulis menggunakan arang!! Arang!! Zaman bile siak tulis gune arang, ingat ni zaman batu ke? Lalu, dengan perasaan yang tersangat sangatlah curiga aku pegi dekat kotak tu dan lihat isi kandungan. Tak sangka dalam tu ada….?!!!

Biles is a gentle black man during the day but once the sun sets he shapeshifts into the cruelest bloodsucker werewolf ever. He is the Alpha of the black pack in Paris, France. He particularly likes white women but has trouble finding his fated mate. All his girlfriends who were unlucky to stay at his house after sunset never saw the next dawn. The police of Paris are on the lookout for a serial killer with more than a hundred white female victims. But something has happened in the life of Biles who is a nice and cool man in the night since he met with Nina, the Luna of the fatal women pack. Will Biles be tamed by his new mate? Or will she have the same end as Biles' past girlfriends?

"Zhang Xiao", bile sebut sahaja nama ini pasti boleh membuat para wanita di sekolah "Harley Jarsiy high school" hilang akal warasnye. Walaupun bergitu Xiao tidak pernah mendapat tindakan Disiplin, ini kerana Xiao dikenali sebagai seorang yang Pandai dan Aktif dalam Sukan. Xiao juga dikenali sebagai Kapten Kelab Basket ball di sekolah itu..... "Tengku Raja Adrian" merupakan budak yang paling terkenal disekolah itu. Adrian merupakan anak kepada orang yang sangat Kaya. Darah campuran dari Korea membuatkan dia nampak kacak dan segak. Adrian juga terkenal dengan merangai Buaya Daratnye yang sering bertukar-tukar teman wanita...... Kisah berlaku bila Khabar Angin yang tiba-tiba saja menular bahawa 2 Jejaka yang terkenal ini memiliki Hubungan "Pasangan sesama jenis" membuat kan 2 jejaka ini hampir gila dan sering bergaduh...... 18+ #Crazy #KindaHo*** #school #love Ada juga di -Wattpad -Novel -webnovel

Ejderhalarla ilgili şeyleri seviyorum süreklide okuyurum dedim neden bende yazmıyorum büyük ihtimalle kötü olabilir ilk seferim falan filan. Hikayeye her zamanki gibi sistem falan olur evrim level atlama yani adam olana fazla bile. Bide bütün yazım kurallarını atlayacam. (kapak resmi benim değil nerden geldiğini hatırlamıyorum)

YES, there might’ve been another way around the obstacle we faced, but sometimes time was too precious to waste. Maybe we should’ve left him there, alone in the dark cell, but instead I raised my sword and took him down in a single swing. There were many people like him, many Masons to take his place to answer all the questions we had, and we needed to get to the weakest link, as this Mason Rowney was not opening his mouth to speak. Yes, maybe I should’ve left him there to rot in his own bile, but I was put on this earth to do one thing, and it wasn’t to be merciful.

"Please, for old time's sake. Don't." It was probably desperation, but my voice sounded clear when I begged Ronald. He halted his movement to puncture the overhead drip bag and looked at me in surprise, but his astonishment was one that was accompanied by pleasure. "Oh. You're begging me for old time's sake? How naive can you really be to think that there was once a time I gave a fuck about you? Do you know how much my skin crawled under your touch? How much of a task it was not to vomit whenever I was fucking you? You thought all my words and acts of support, encouragement and love were genuine? How clueless can one be? Really. You were really just a means to an end, how can you still not see that." He wasn't merely trying to hurt me with his words, he was saying the truth. I could see the hate in his eyes, I could see the loathe bounce off him. He didn't need to say the words verbatim, I knew that Ronald hated me. The truth of it settled like bile in my throat and gave me the sudden surge strength to see him dead. Alas, my feeble attempts barely made a mark; my hands barely his neck to strangle him, before he slapped my weak hands away and stabbed my neck with the syringe. A painful prick was suddenly felt and I could almost hear the poison rush into my veins. "Consider this my birthday gift from me to you. Say hi to your family for me when you get to hell. Bitch!" His face was flushed and his ocean green eyes bright with hatred. It wasn't even until Ronald's smile returned to place as I began to froth in the mouth that I realised it was indeed my birthday. With the last of my dying breath, I made a wish; That I survived long enough to see my mate dead. *** Erica thought she died as the one guy she ever loved stared at her with hatred in his eyes, only to wake up two years ago when he hadn't shown his true colour. Life gave her another chance, and you can be sure she's using it for her revenge! In her past life, she has made mistakes, being too kind and naive, and trusting those who she shouldn't have. She has been betrayed and hurt and lost everything she had, including her precious life. In this life, she swears to get revenge on those evil people, including her self-claimed only surviving family and the so-called love of life. Knowing everything this time, she came back with her revenge serving cold. The only thing she didn't expect, is that she found true love from the least possible guy she hurt in her last life. Follow the young, fierce Alpha female as she wades through another lifetime of lust, betrayal, revenge and then love

Please note: This book contains mature content and strong language: R-18. The unshed tears made the bile rise from her guts and knowing her best friend, she knew they were past beyond the point of redemption. She looked to her right where their common interest stood and averted her eyes as subtly as she could "I never meant for things to turn out like this Tasha, please believe me" she pleaded with her best friend in a desperate attempt to make her understand her intentions. "Were you so bitter? So freaking bitter that seeing me happy was just too much for you? You knew how much I loved him but you still went and fucked him . . . then call yourself my best friend? Bit*h we done" she retorted "I love you and I love him and that is real and its the truth. I was being a good friend like you suggested" She finally realised that she had to let go and still, she had no words for him. All she knew is he broke all that was solid in her life and still . . . she knew that one word from him and she will go running back to his arms. What was wrong with her? PS:I do not own the cover but please enjoy

An old man lived in the village. He was one of the most unfortunate people in the world. The whole village was tired of him; he was always gloomy, he constantly complained and was always in a bad mood. The longer he lived, the more bile he was becoming and the more poisonous were his words. People avoided him, because his misfortune became contagious. It was even unnatural and insulting to be happy next to him. He created the feeling of unhappiness in others. But one day, when he turned eighty years old, an incredible thing happened. Instantly everyone started hearing the rumour: An Old Man is happy today, he doesn’t complain about anything, smiles, and even his face is freshened up.” The whole village gathered together. The old man was asked: Villager: What happened to you? “Nothing special. Eighty years I’ve been chasing happiness, and it was useless. And then I decided to live without happiness and just enjoy life. That’s why I’m happy now.” – An Old Man Moral of the story: Don’t chase happiness. Enjoy your life.

Chunjo İmparatorluğunun savaşçı Prensi Kos küçükken bir yaratık tarafından parçalanan şaman annesi Kraliçe Zei- Ryoong ve ninja kız kardeşi Prenses Yinta'nın ölümlerine çaresizce şahitlik etmiştir. O günden sonra hayatının geri kalanını intikam alacağı günü bekleyerek yaşamaya yemin eder. Prens olarak sürdürdüğü hayatına, radikal bir karar alarak haydut olarak devam etmeye karar verir ve daha on altı yaşındayken yalın ayak katıldığı çetenin içerisinde kısa sürede liderlik konumuna yükselir. Birbirinden acımasız ve kana susamış elamanlardan oluşan bu grubu gücü ve zekâsıyla sarayda gördüğü strateji eğitimleri ile elinde tutmayı başarır ki; bunda da hiç fena değildir. Joan ve Bokjung'ta ve tarafsız bölgelerde yaptığı soygunlar ve baskınlarla geçen yeni hayatının tek amacı annesi ve kardeşinin ölümüne sebep olan aynı zamanda iri yarı heybetli bir Lycan olan Kont Sino'nun kanını kılıcından akarken görmektir. Kos, bu uğurda evvela savaşçı imparator olan babası Yoon- Young ile arasını düzeltmeye karar verir. Haydutluk ile geçen birkaç yılın ardından baba ocağı Joan'a dönen Prens Kos, burada aklına gelmeyecek entrika ve kara büyü ile ihanetlerle karşı karşıya gelir. Kralın iradesine boyun eğmek zorunda kalır bazen. Bazen de intikamı uğruna gemileri yakmaya kalkar. Dostunu düşmanını seçemeden ardı ardına yeni düşmanlar ile uğraşmak zorunda kalır. Geriye sadece intikam arzusunun ateşiyle içgüdüleri kalır ve yolculuğunda bu kararlılık ona yardımcı olacaktır. Hayat ve ölüm artık Kos için bir oyundan ibarettir ve kaybedecek başka hiçbir şeyi yoktur. İradesi ne kadar güçlü olursa olsun, genç bir savaşçı hayal bile edemediği kadar güçlü düşmanlarını alt etmeye yetecek midir? Kos ailesinin intikamı için çıktığı bu yolculuğun sonunda diğer hedefleri olan bölünmüş Metin2 diyarındaki üç imparatorluğu eski zamanlarda olduğu gibi tek bir imparatorluk bayrağı altında toplayabilecek mi? Gökyüzünden yıllardır yağmakta olan diyarın coğrafyasına, iklimine beraberinde üzerindeki tüm canlılara zarar veren devasa metin taşlarını alt edip bununla beraber Ejderha Tanrısının gücünün sırrına erişmeyi başarabilecek midir?