Chereads / sıska luka / Chapter 1 - Beşinci bölüm sıradan bir ceset

sıska luka

DaoistbSPapS
  • --
    chs / week
  • --
    NOT RATINGS
  • 222
    Views
Synopsis

Chapter 1 - Beşinci bölüm sıradan bir ceset

(not: deneme amaclidir)

Yavaşça ve korkarak elini göğsündeki deliğe götürdü. Garip bir şekilde delikten geriye sadece yara izi kalmıştı. Ne bir dikiş izi vardı nede yaradan kalan acı. O kıyamet sahnesinde kılıcın göğsüne girdiğini tek kanıtı yara iziydi.

Peki ya bu nasıl mümkündü. Yarası nasıl bu kadar hızlı iyileşmişti.

Luka yanlış düşündüğünü fark etti. Şuan asıl soru nerde ve ne zamandır baygın olduğuydu. Derin bir nefes aldı ve soğuktan donmuş ve uyuşmuş vücudunu hareket ettirmeye çalıştı. Kalkıp etrafı incelemesi nerde olduğunu öğrenmesi gerekiyordu. Ne kadar çabalayıp kalksa da uyuşmuş el ve bacakları hiçbir şey hissetmiyordu. Elindeki uyuşukluk gitsin diye sallamaya başladı.

Elini sallarken bir anda soğuk, yumuşak bir şeye çarptı. Çarptığı şeye baktığında soğuktan dudakları morarmış gözünün feri gitmiş bir adam gördü. Luka korkudan çığlık attı ve hızlıca cesetten uzaklaştı. O kadar korkmuştu ki soğuktan titreyen bedeni daha beter bir şekilde korkudan titremeye başladı.

Cesedin yüzündeki ifade onu sanki korkudan ölmüş gibi gösteriyordu. Burası neresiydi böyle ?Luka derin derin nefes aldı ve titreyen vücudunu dizginledi. Sonra cesedin yanındaki büyük, cesetlerden oluşan dağa gözü kaydı. Hepsi çıplak, kum tanesi gibi üst üste atılmış cesetlerden oluşan dağa baktı. Hayatında ilk defa böyle bir şey gören Luka midesinde ne var ne yok kusmaya başladı.

Luka, ceset dağını görünce aklına tek bir şey geldi. Jane'nin Luka'ya hücredeyken anlattığı Ceset kuleleri. Zamanın Eski Savaşlarında eski Aglea İmparatorluğunda ölümler o kadar çok olurmuş ki cesetler önce zamanın rahipleri tarafından temizlenir bir kule gibi dizilir, veba ve çeşitli hastalıklar yayılmasın diye özel bir yöntemle yakılırmış. Artık o savaş döneminde olmadığımız için kullanılmayan ve kullanılan teknik de yasak olduğundan şu sıralar köle ticareti ve mafya gibi tehlikeli işlerde oluşan toplu katliamlarda masraftan kaçınmak için kullanılıyor. Ve bulunduğu bu örgütte bu ceset yığınlarının da yapıldığını biliyordu.

Ama sorun şu ki bu zamanda yaşanan hiç bir katliam Eski Savaşlarda olduğu kadar ceset yığınına sebep olamazdı. Ama Luka'nın gördüğü kule hiç de hafife alınacak kadar küçük değildi. Ayrıca bu yığın D. Kardeşlerin başlattığı katliam için çok büyüktü. Luka hücredeyken Jane'nin anlattığı hikayeleri hatırlayıp yutkundu. Ama Jane'nin anlattığı gibi bir istifleri yoktu. Gelişigüzel ve üstünkörü dizilmiş olduğu için arada boşluklar vardı. Luka'nın vücudu soğuğu unutmuş artık sadece korkudan titriyordu.

Luka tirtir ceset yığınına kitlenmişken sol tarafındaki duvardan ayak sesleri duydu. Sesler onu transından kurtardı. Hızlıca saklanabileceği bir yer aradı. Koca yerde ceset yığını dışında kocaman bir fırın ve alt kısmı kesinlikle açıkta olan bir masa vardı. Sesler daha da yaklaşırken Luka hızlı bir kararla fırına doğru ilerledi. Ne yazık ki korku ve soğuktan titreyen vücudu onun bu ani kararına ayak uyduramadı.

Luka'nın fırına ulaşması için önce ceset yığınını geçmesi gerekiyordu. Tam ceset yığınına ulaştığında çok gürültülü bir ses duydu. Ayak sesi artık kime aitse artık odadaydı. Luka hızlıca yığının arkasına saklandı. Fırına girememişti.

Sonra bir yaşlı bir ses duydu,

-O burada. İçeriyi arayın, Yanında daha çok adam vardı. Ayak sesleri birden arttı.

Luka o kadar korkmuştu ki ayakta zor duruyordu.

Neden saklanıyordu ki zaten. Çıksaydı ya ortaya. Eğer yakalanırsa tekrar köle olur müzayede de satılır. Şanslıysa güzel bir Leydi'ye hizmet eder şanssızsa götveren olur giderdi. Luka gözlerini yumdu ellerini kulaklarına götürdü.

"İğrenç pislik kusmuş buraya. Hızlıca bulun şunu!" Yaşlı sesin ardından ayak sesleri daha sesli oldular. Seslerden ikisi fırına gitmiş ikisi ceset yığınını çevrelemiş bir değişiklik arıyordu. Bir tanesi bulmuştu da,

"Efendim buna bakmanız gerek" Yaşlı ses adamın gösterdiği yere baktı. Sıradan bir cesetti, tek farkı eli kanla kaplıydı. Yaşlı ses gergince öksürdü.

"Bunu kaçırmış olmalıyım" Yaşlı ses elinde muskayı sıktı. Muska yaşlı sesin sıkmasına tepki verirmişçesine yeşil bir ışık saçtı. Yeşil ışık cesedin elindeki kana bir nehirmiş gibi aktı ve kan yavaşça yeşil ışığın içinde yok oldu.

"Bu yığının temizlemesi hala bitmedi. Odayı boşaltın burada olamaz." Yaşlı adam diğerleri sanki duymamış gibi öksürdü tekrar. Adamlar önce birbirilerine sonra yaşlı adama baktı.

Luka ayak seslerinin uzaklaştığından emin olduktan sonra girdiği delikten çıktı. Karnı yarık bir cesedin ayağı anormal derecede ters dönmüş ve üstündeki cesetlere pranga olmuş. Luka'nın girebileceği bir boşluk oluşturmuştu Karnı kapanmaz derecede açık olduğu için sürekli kan kaybediyordu bu yüzden üstü başı gene kan olmuştu. Sadece o da değil bir çok cesette hala kanayan yaralar vardı. Sanki yeni bir savaştan çıkmış gibi.

Luka kararını vermişti. Bu iğrenç hapishaneden kaçacaktı. Kendi hayatını kuracaktı!

Ama önce nerde olduğunu anlaması lazımdı. Bunun için dışarı çıkıp etrafı gözetleycekti.

Luka ayak seslerinin gittiği duvara gitti. Gizli bir kapıydı bu. Luka'nın köle olarak geçirdiği şu kısacık sürede öğrendiği en önemli şey gizli kapıların şu sektörde çok sevildiğiydi. Hem kolayca yapılırdı hem de eğer güzel yapıldıysa farketmesi imkansızdı.

Gizli kapıların açılması için birçok yöntem vardır. İlki ve en çok kullanılanı taş mekanizması. Prensibi çok basit. Doğru taşları çek ve kapı açılsın. (Genelde iterek de kullanılabiliyor) İkincisin runik taşlı olanı. Elinizde doğal bir gücü olan rünik bir taş varsa kapıyla etkileşime geçip onu açabilirdiniz. Ama dikkat! her rünik taş her kapıda farklı çalışır. Bazen kapıyı sonsuza kadar kilitleyebilir bazense kapıyı olduğu gibi yüzünüze patlatabilirdi. Rünik taşlar çok çeşitlidir. Bu yüzden doğru olanı bulmak bazen imkansızdır. Bu yüzden bunu yapan profesyoneller bulunması lazımdı. Jane de tam dediğimiz gibi bir profesyoneldi, rünik taşlar hakkında herşeyi biliyordu ama ne yazık ki şuan burada değildi. Ama gerek de yok çünkü bu Luka'nın da aşina olduğu bir taş mekanizmalı bir kapıydı.