Chereads / ZEVK SARAYI / Chapter 98 - 15

Chapter 98 - 15

Shen sabah gözlerini açarken hafif bir hışırtı duydu. Önce nereden geldiğini anlamadı; kulak kabartınca, dışarıdan gelen yoğun bir ses olduğunu fark etti. Gözlerini ovalayıp yatağından kalktığında, odanın penceresine doğru ilerledi. Perdeyi aralayıp dışarı baktığında, olağanüstü bir ışık rüzgârının normal rüzgârla karışıp sütunlarla çevrili bu diyarı süpürdüğünü gördü. Kristal tozlar ve ışıklı parçacıklar havada uçuşuyor, bembeyaz manzaraya parlak yansımalar ekliyordu. Shen, "Bu havada eğitim alanında düzgün bir çalışma yapmamız imkânsız," diye kendi kendine mırıldandı. Rüzgâr öyle şiddetliydi ki ateş ya da başka bir uzak mesafeye fırlatılabilir büyü uygulaması hepten tehlikeli olurdu.

 

Kısa sürede karara vardı: Bugünkü dersleri ertelemek en mantıklısıydı. "Reynari her ne kadar ısrarcı olsa da bu koşullarda eğitim işe yaramaz," diye düşündü. Odanın ortasına geçip bir soluklandı, sonra masanın üzerindeki tu cihazını açtı. Son günlerde aklında dolaşan bir tasarımdan ötürü yoğun bir çizim ve planlama yapıyordu. Daha büyük, kendi başına karanlık enerjiyle çalışacak bir gemi fikrini uzun zamandır taşıyordu zihninde. Eski gemisi büyü kristali ihtiyacı yüzünden çoğu zaman sorun çıkarmış, kristallerin bitmesi veya zor bulunması halinde seferlerinde sıkışıp kalmasına yol açmıştı.

 

Tu cihazının holografik ekranında çizim zaten yarı yarıya tamamlanmış durumdaydı. Shen parmağını kaydırarak geminin gövde katmanlarını yeniden gözden geçirdi. Dört katlı devasa bir yapı olsun istiyordu. Birinci kat tamamen mürettebat veya sığınacak kişilere ayrılacaktı; orada yaşam alanları, yataklar ve temel ihtiyaç alanları bulunacaktı. İkinci kat, ekipman ve gereçlerin depolandığı, büyü araçlarının saklandığı daha geniş bir alan olacaktı. Üçüncü katı ise pilot kabini, navigasyon ve aynı zamanda analiz odası olarak tasarlamayı düşünüyordu. Son kat, belki bir çatı güvertesi gibi, kendisiyle birlikte en kritik sistemlerin bulunduğu bölüm olacaktı.

 

Dış yüzeyin turuncu olmasını planlıyordu. "Turuncu, parlak ve dikkat çekici ama aynı zamanda Y.G.K armalarını barındırmak için uyumlu," diye düşünüyordu. Üzerine yer yer alacalı mavi noktalarla ışıklandırma sistemi ekleyerek gemiye özel bir kimlik kazandıracaktı. Şimdilik ismini belirlememişti, ama proje taslağı: "Karanlık Enerji Ana Gemisi" şeklinde geçiyordu. Eski gemisinde sürekli büyü kristali derdinden bunaldığından, bu defa karanlık enerjiyi bir reaktör şeklinde kullanmanın yollarını arıyordu. "Teknik açıdan zorlu," diye aklından geçirdi, "ama çözersem bir daha tedarik derdi yaşamam."

 

Parmaklarıyla ekranda geminin katmanlarını incelerken, burnu kısmına geldi. Bu gemiyi diğerlerinden farklı kılacak detaylardan biri, geminin uzun ve aerodinamik bir ön kısmıydı; tam oraya koca bir enerji toplayıcısı yerleştirmek istiyordu. "Arkadan öne doğru çizerken tam da buruna geldim," diye içinden geçirdi. "Hava alabilen, ama esasen uzay boşluğunda da karanlık enerjiyi emebilen bir sistem…" Planların ayrıntılarına daldıkça fark etmedi, zaman akıp gidiyordu. Birkaç düğmeye dokunup kabataslak modeli çizmeyi başardı.

 

Tam da bu çizimin gövde-burun birleşiminde ince ayar yaparken, odasının kapısı çalındı. Kendine gelip doğruldu. "Girin," diye seslendi. Kapı açıldığında, Shen önce gözlerini kısarak karşısındakine baktı: Bu, mor ciltli ve koyu mor gözleri olan dişi varlıktı. Duruşundan hemen anladı: Gelen Reynari'ydi. Bir elini kapının kenarına yaslamış, "Neden eğitime gelmedin?" diye ters bir tonla sordu. Shen, bir an gülümseyerek ayağa kalktı. "Günaydın sana da," dedi sakince. "Hava durumunu fark etmedin mi? Böyle bir ışık rüzgârında ateş uygulaması yapmayı erteledim."

 

Reynari içeri adım attı, dudaklarının kenarındaki alaycı ifade pek kaybolmadı ama Shen'in sözlerini duyunca bakışlarında hafif bir sorgulama belirdi. "Sen… haber versene. Ben seni eğitim alanında aradım, kimse yoktu," diye şikâyet etti. Shen, "Kusura bakma, tu cihazında seni eklememişiz galiba. Gel şöyle," diyerek gülümsedi ve dişi varlığın yanına yöneldi. Sağ omzuna, dostça iki pat pat yapıp "Buyur gel, otur," dedi. Reynari hafif büzülmüş dudaklarla, "Patpat yapmasana," der gibi terslendi ama Shen aldırış etmedi. Kapı kapanınca Shen onu camın önüne götürdü.

 

İkisi de pencerenin önünde, dışarıdaki fırtınayı andıran ışık rüzgârını izlediler. Shen omzunu hafif kıpırdatarak Reynari'nin dikkatini "Bak," dercesine çekti. Ardından pencereyi araladı. Dışarıdan anında bembeyaz ışık tozu esti, içeriye dolan ışıltılar göz kamaştıracak kadar parlaktı. Reynari ufak bir "tss" sesi çıkardı. Shen, "Gördün mü? Bu şartlar ateş veya herhangi bir fırlatılabilir büyü için fazla tehlikeli," diye açıkladı. Sonra pencereyi kapattı. "O yüzden iptal ettim."

 

Reynari biraz homurdansa da "Ne olacak peki?" diye sordu. Shen, dişi varlığın garip bir şekilde öğrenme iştahını seziyordu. "Şimdilik dün öğrendiklerini tekrar edebiliriz," diye yanıtladı. "Benim odamda ya da ufak bir iç alanda. Büyük alev topları üretmemek şartıyla." Reynari omuz silkti. "Eğitim yeri her yer olabilir, çok fark etmez," diyerek sanki isteksiz ama ilgileniyor gibi durdu. Shen odanın kapıya bakan tarafına döndü, ortadaki masayı kenara iterek genişçe bir alan açtı. "Dikkatli ol," diye uyardı. "Sonuçta burası benim kalma alanım, orayı burayı yakma, lütfen."

 

Reynari, şöyle bir bakış atıp "Yakmam," dedi. Yine de tavrında sertlik vardı. Shen, "Dün neler öğrenmiştin? El hareketleriyle küçük alev topları, asayla alevi büyütme, vs. Şimdi bunları ufak ölçekte birleştirmeni isteyeceğim. Hadi, başla," dedi. Reynari, "Sen de beni kontrol etmeyecek misin?" diye iğneledi. Shen hafif gülümsedi. "Kontrol edeceğim ama yakından izleyeceğim. Bazı saldırıları sana geri yansıtmadan durduracağım. Yani kalkan taktiği uygulayacağım."

 

Reynari nefes alıp pozisyon aldı. Beyaz saçlı, uzun boylu ve dinç görünümlü bu koruyucu eğitmenin kendisine sakince baktığını hissetti. İçinde anlaşılmaz bir duygu filizlendi. Sanki ürküyordu ama aynı zamanda huzur buluyor gibiydi. "Hazırım," dedi beklenenden daha yumuşak bir sesle. Shen ufak bir savunma duruşu takındı, ellerini göğsü önünde çaprazladı. "Başlayabilirsin."

 

Reynari önce basit bir alev topu oluşturmaya girişti. Avcunda turuncu bir kıvılcım parladı, sonra hızla büyüdü. Shen, zihinsel ve elementsel olarak basit bir kalkan formu yarattı. Sanki şeffaf bir baloncuk gibi, avuçlarının arasından yayılan ince bir mavi ışık koruması. Reynari topu fırlattı, Shen'in kalkanı sessiz bir çatırtıyla yuttu. Reynari duraksadı. "Nasıl oluyor da bu kadar uzun süre savunmada kalabiliyorsun?" diye sordu, merakı hâlâ hafif sert bir ifadeye bürünmüştü. Shen omuz silkti. "Akademide öğrendiğim bir teknik. Sürekli enerji döngüsünü koruyarak kalkanı canlı tutuyorum. Sen saldırdıkça ben kendimi yeniden dengeliyorum."

 

Reynari bir süre farklı kombinasyonlar denedi: Avcunda alevi döndürüp staff'sız oluşturduğu küçük dalgalarla Shen'in kalkanını test etti, alev kamçı gibi savurdu, minik patlamalar yaptı. Shen her seferinde "Tamam, dur," ya da "Biraz daha yumuşak," diye yönlendirdi. Odanın içine hafif yanık kokusu sinmeye başlayınca Shen, "Burada bu kadar yeter," diyerek elini kaldırdı. Reynari soluk soluğa durdu. "E bu kadarcık mı?" diye çıkıştı. Shen gülümsedi. "Burası çok büyük değil, daha ilerisine gitsek senin ya da benim eşyaları yakabilirdik." Reynari omuz silkerek "Sen bilirsin," dedi.

 

Bir süre sessizlik oldu. Reynari Shen'e doğru bakarken, "Bunca zamandır buradasın, başka işin yok mu? Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?" diye sordu aniden. Shen duraksadı. "Benim işim, ırkı tehlikede olan ya da yardıma muhtaç varlıkları eğitmek ve korumak. Seninle de ilgilenmek için buradayım. Başka diyarlardan çağırdılar beni." Reynari hafifçe başını yana eğdi, "Nerelisin ki?" dedi merakla. Shen hafif bir duraksama yaşadı, sonra "Dünya adında bir yerdenim," diye cevapladı. "Orada farklı bir zaman ve kültür var. Uzak bir evrende. Y.G.K beni bir görevde bulup getirdi, böylece koruyucu oldum. Sonra da Malken'de kaldım." Reynari "Ne kadar kalacaksın?" diye sordu, sesi tuhaf bir şekilde yumuşamıştı. Shen sakince, "Seni eğitene kadar buradayım, ondan sonra yine çağrıldığıma gitmem gerek," diye açıkladı. Reynari kaşlarını çattı, "Yani gideceksin?" diye tekrarladı. Shen kararlı bir biçimde "Evet," dedi. "Evrenin pek çok noktasında ihtiyaç var. Duramıyorum bir yerde sabit." Reynari'nin yüzünde anlaşılmaz bir ifade belirdi, baktığı yeri odaklamadan, "Hıh," deyip konuyu kapattı.

 

Kısa bir sessizlik oluştu. Shen "Güncel programın bu kadar. Havalar düzeldiğinde yine dış eğitim alanında görüşürüz," dedi. Reynari kafa sallayıp, "Peki," dedi kısaca. Sanki iğneleyici bir söz söylemeyi aklından geçirdi ama söylemedi. Kapıya doğru yöneldi. Shen, "Dikkat et," dedi arkasından, "Eğer tekrar pratik yapmak istersen, odanda ufak boyutta yap. Ateşi büyütme." Reynari çıkarken yalnızca elini hafifçe kaldırarak selam vermeden yitip gitti. Shen kapıyı kapattı, içinden "Bu iş yavaş yavaş yoluna giriyor galiba," diye geçirdi.

 

Ardından masasına dönerek gemi çizimini tamamlamaya girişti. Burnun üzerindeki karanlık enerji toplayıcısını yerleştirdi, turuncu dış yüzeye mavi parıltılar yerleştirdi. Y.G.K arması için geminin yan kısmını özenle boyutlandırdı. "Sanırım tasarım bitti," diye mırıldandı. "Bunu mutlaka yaptırmalıyım." Kendi kendine, "Penetalia'ya danışabilirim," diye düşündü. Bu kadar büyük bir gemi için Y.G.K'daki mühendislik biriminden yardım alması gerekecekti.

 

Biraz sonra sakinleşip tasarıma son dokunuşları ekledi. Elinde tu cihazıyla Penetalia'ya gitmeyi planladı. "Belki şimdi de müsaittir," diye düşündü. Kısa sürede koridorlardan geçip Penetalia'nın odasına vardı. Kapının önünde bir an durdu. "Meşgul müdür acaba?" diye tereddüt etti. Hafifçe kapıyı tıklayınca "Gir," sesi geldi. İçeri adım attı, Penetalia onu görünce hafifçe gülümsedi. "Shen? Tam zamanında. E.K.T içinde hakkındaki söylentiler iyiye gidiyor," dedi. "Dişi varlığı ikna etmişsin, eğitimde ilerliyormuşsunuz diye duydum." Shen hafifçe başını eğip "Teşekkür ederim, ufak tefek gelişmeler var," diye yanıtladı.

 

Penetalia elindeki belgeleri masaya bıraktı ve Shen'e odaklandı. "Eğitimi nasıl gidiyor? Sanırım ateşi öğretiyorsun." Shen "Evet, bir-iki gündür ona temel alev topu ve staff'la kullanım gösterdim. Zor bir karakter ama ilerleme var," diye rapor verdi. Penetalia memnuniyetle "Harika, E.K.T'de senin gibi koruyuculara her zaman ihtiyaç var," dedi. Sonra Shen'e doğru yaklaşarak cümlelerine devam etti: "Ayrıca sanırım yakında başka misafirler de gelecek. Ama bunların planlaması henüz yapılmadı."

 

Shen yumuşak bir sesle "Anladım," diye mırıldandı. "Aslında ben de sana bir şey danışmaya geldim," diyerek tu cihazını uzattı. Ekranda geminin tasarımı belirdi. "Bu gemiyi inşa etmek istiyorum. Karanlık enerjiyle çalışacak, dört katlı büyük bir yapı. Büyü kristallerine bağlı kalmayacağım artık." Penetalia parmaklarıyla ekrana dokundu, çizimi inceledi. "Çok ilginç… Turuncu gövde, Y.G.K arması… Bu oldukça kapsamlı bir proje," dedi. Shen gülümsedi. "Biliyorum. Mühendislik birimine aktarmak isterdim, ama ben uzun süre Malken'de kalamayabilirim. Malzemeler, plan, zaman… Tüm bunlar senin yardımınla belki hızlanır."

 

Penetalia başıyla onayladı, "Tabii, seve seve. Hemen Y.G.K mühendis birimine iletirim. Zaten sen bir süre daha burada gibisin, şu psişik varlığı tam eğitmeden gitmek istemiyorsun, değil mi?" Shen "Aynen öyle," dedi. Penetalia ekrana birkaç komut girip çizimi kendi veri tabanına kopyaladı, ordan da istek paneline aktardı. "Tamam, bu şekilde sıraya koymuş oldum," dedi. "Bakarsın, buradayken en azından geminin omurgası inşa edilir, sen de gidip denetlersin." Shen memnuniyetle "Teşekkür ederim," dedi.

 

Aralarında birkaç dakika daha konuşma geçti. E.K.T'nin diğer varlıkları, gelecek misafirler, nesli tükenme tehlikesinde olan ırkların planları… Shen yan kapıya doğru yönelip "Müsaadenle çıkayım," diye toparlandı. Tam kapıyı açacakken Penetalia'nın sesi geldi: "Dur, kal biraz." Shen dönüp bakınca Penetalia ayağa kalkıp ona doğru yürümeye başladı. Shen merakla "Neden?" diye sordu. Penetalia hafif bir mahcup ifadeyle etrafı gösterdi. "Burası çok müsait değil, farkındayım. Sürekli varlıklar gelip gidiyor, ben de programlar, eğitimler, ihtiyaçlar derken boğuluyorum. Ama sana ayırmak istediğim bir an var."

 

Shen bu sözlerden Penetalia'nın niyetini hissetti. "Anlıyorum," dedi. Penetalia bir adım daha yaklaştı, gövdesi Shen'inkine neredeyse değecekti. "Şu… en son yaptığımız şeyi tekrar yapmanı istiyorum," diye fısıldadı. Shen, onun ne kastettiğini iyi biliyordu. Kadının kapalı dudaklarına doğru yavaşça eğildi ve dilini bastırdı. Yumuşak, ılık bir öpücükle Penetalia'nın dudaklarını aralamasını bekledi. Penetalia "Tamam," der gibi hafif bir homurdanmayla ağzını açtı. Shen, "Bak," diyerek bir an geri çekildi. "Bunu başka bir şekilde de yapabiliriz." Penetalia merakla "Nasıl?" diye sordu. Shen, "Ağzını biraz daha aç, lütfen," diye ricada bulundu. Penetalia sorgusuz açtı.

 

Shen hızlı bir hamleyle dilini Penetalia'nın ağzına doğru itti ve kendi dudaklarını kapattı. Penetalia önce normal bir dil karşılaması bekliyordu, ama Shen'in dilinin orada sanki boşlukta yüzdüğünü fark etti. Penetalia'nın bedeni suya benzeyen astral bir maddedenmişçesine, ağız içinde basınçsız bir sıvı hâli vardı. Shen'in dili sanki o yumuşak sıvının içinde süzülüyor, ama gerçek bir dille çarpışmıyordu. Penetalia şaşırmış hâlde, "Benim dilim yokmuş gibi," diye içinden geçirdi. O an vücudunda ince bir titreme belirdi. Shen, "Ne garip," diye düşündü, "ağzı sıvı gibi, ama akışkan değil, belki de kadının astral fiziğinden gelen bir esneklik."

 

Penetalia duruma uyum sağlamak istedi ve bedeni tamamen Shen'in göğsüne doğru dayandı. Kıyafetleri birbirine sürtünüyor, Shen'in bacaklarıyla Penetalia'nın beli hafif bir temas hâlindeydi. Tam o anda kadının ağzında basınçsız suda bir dalgalanma oluştu. Shen'in dili, sanki suyun içinde yüzer gibi orada kalırken, birden "katımsı bir doku" belirdi ve dili adeta sarıp sarmaladı. Shen'in tüm bedeni ürperdi. "Bu da ne?" diye içinden geçirdi, ama hissiyatı son derece yoğun ve heyecan vericiydi. O dokunun yumuşaklığı diline sarılmış, âdeta etrafında kırbaç gibi dolanıyordu.

 

Bedenler daha da yakınlaştı, Shen ellerini Penetalia'nın belinden biraz yukarı kaydırarak onu kendine çekti. Bu sırada dil, kadının ağzı içindeki o katılaşan yumuşak maddeye gömülüyor, Shen derin bir nefes alıp "emiyor, yalıyormuş" gibi bir hareket yapıyordu. Penetalia da sanki aynı frekansta Shen'e nüfuz etmeye çalışıyordu; anbean paylaşılan bir duygu kabarmasıydı. Birbirlerinin beden ısısı arttı, kalpleri hızlandı, nefesleri kesik kesik gelmeye başladı. Shen, kadının saçlarına dokunduğunda yine o tınısal ses yayıldı, bir müzik gibi.

 

Penetalia başını hafifçe geri çekince dudaklar birbirinden ayrıldı, ama hemen Shen'in bakışlarıyla çakıştı. Kadın kısık bir sesle, "Bu çok ilginç, neredeyse… sonsuza dek sürsün istiyor insan," dedi. Shen, "Ben de aynı fikirdeyim," diye fısıldadı. "Hatta daha fazlası da mümkün," diye ekledi. Penetalia "Daha fazlası?" diye merakla sordu, ama tu cihazından gelen uyarı sesiyle kulakları çınladı. Bir bildirim, E.K.T'de bekleyen bir şey ya da yeni gelen bir konuk olabilirdi. Penetalia hayıflanarak ekrana baktı. "Yine… birileri," diye oflayarak Shen'e döndü. "Ne kadar yoğunum görüyorsun. Her şey yarım kalıyor."

 

Shen hafif bir tebessümle başını salladı. "Anlıyorum, işleri aksatma. Zaten ben de yakında programıma döneceğim. Reynari'yle tam bir rutine girmemiz lazım." Penetalia bir an Shen'in bileğine dokundu. "Buradan çıkarken kimseye yakalanma," diye ufak bir şaka yaptı. Shen, "Merak etme," deyip hafifçe gülümsedi. Ardından kapıya yöneldi. Çıkarken, göz göze geldikleri o son anda, Penetalia'nın içindeki istekten sıyrılmak istemediği belliydi. Shen, "Görüşürüz," diyerek kapıyı açtı ve sessizce koridora karıştı.

 

Koridordan odasına dönerken, Shen her adımda hâlâ Penetalia'nın o farklı dokusunun hissini hatırlıyordu. Dili sanki şu an bile o garip sıvının içinde dolanıyormuş gibi bir yanılgı hissediyordu. Bu istek, bedensel ve ruhsal olarak yepyeni bir keşifti. "Gerçekten sonsuz gibi," diye içinden geçirdi. Aynı zamanda içinde bir huzursuzluk vardı. "Ne kadar kalacağım burada? Eğitimi bitirip gittiğimde penetalia ne olacak?" Ama bunları düşünecek zaman sonra, şimdi Reynari'yle ateş eğitimine odaklanmalıydı.

 

Odasına girip kapıyı kapattı, masa başına geçti. İçinde hâlâ hafif bir çarpıntı hissediyordu. Elleriyle yüzünü ovuşturarak sakinleşmeye çalıştı. "Önce büyük gemi projesi," diye hatırladı, "Sonra Reynari için yeni metodlar," diye ekledi. Ekrana bakıp gemi çizimini gözden geçirdi. "En azından Penetalia, Y.G.K mühendislerine gönderecek planı. Yine de şu an aklımdan atamıyorum, sanki bir tat… Bir sıvı element gibi…" diyerek kendi kendine mırıldandı.

 

O günün kalan saatlerinde Shen, önceki gün Reynari'yle yaptığı asalı ateş çalışmalarının sonuçlarını toparladı. "Isı dağıtımı, staff'ın geri tepmesi, alev boyutu" gibi konularla ilgili notlar aldı. Yazdıkça duraksıyor, Penetalia'nın kokusunu, dokunuşunu hatırladıkça iç geçiriyordu. Bazen düşüncelerini dağıtıp "Odaklanmalıyım," diye kendini uyarıyordu. Yine de, o hissin vücuduna verdiği sıcaklık, zihnini canlı tutuyor, yaratıcılığını körüklüyordu bile denebilirdi.

 

Günün ilerleyen saatlerinde ne Reynari, ne de Penetalia tekrar uğradı. Shen, "İkisi de işlerini yapıyor. Ben de programımı hazırlayıp yarınki ders için planı netleştireyim," diye düşündü. Akşam olduğunda, Malken Krallığı'nın semaları yeniden pastel tonlarda kristal ışıklara büründü. Fırtına azalmış, ama yer yer keskin rüzgâr uğultuları sürüyordu. Shen penceresini aralayıp dışarı baktı: Bembeyaz sütunlar, hafif turuncu gökyüzü. "Yarın belki dışarıda çalışabiliriz," dedi kısık sesle.

 

Odasında dingin bir müzik oluşturma aleti vardı, basit bir tuş takımı. Parça parça çaldı, melodisi su gibi akıyordu. Penetalia'nın saçlarından çıkan tınıyı hatırladıkça, "Keşke bu kadar kolay kaydedebilsem," diye düşündü. Gülümseyerek aleti kapattı. Gecenin karanlığı yavaşça çöküyordu. "Şu astral sıvı… Ne kadar daha keşfedilebilir?" diyerek kendi kendine hayallere daldı. Beyninin bir köşesi "Görev, Shen, görev!" diye uyarınca da gülerek yatağa uzandı.

 

Uykuya geçerken, "Her şey nereye varacak?" diye sordu kendine. Penetalia'yla bu tuhaf derinlik, Reynari'yle zorlu eğitim, yeni gemi projesi… Sanki koca bir maceranın ortasındaydı. "Belki," diye mırıldandı, "hepsi aynı anda yol alır. Eğer Penetalia'yla vakit bulabilirsek, kim bilir hangi sınırları aşarız." Son sözleri fısıldayarak "Sonsuz gibi…" dedi ve gülümsedi. Kalbinde doymak bilmez bir merak, bedeninde tatlı bir yorgunlukla gözlerini kapattı. Yastığa başını koyduktan kısa süre sonra derin nefesleri duyuldu, Malken'in gecesi yine sessizliğe gömülürken, sabahın veya belki de döngünün getireceklerine kendini hazırlıyordu.