Chapter 3 - Ev

1.Kısım

Bu dünyada geçirdiğim süre 1 ayı geçti. O zamandan beri anladığım birkaç bir şey var. Öncelikle etrafımdaki insanların bana seslenişinden anladığım kadarıyla adım Raven. İkinci olarak otuzlu yaşlarında bir insan olmama rağmen hala vücudumu kontrol edemiyorum. (Resmen komadaki halimde ki gibiyim.) Konuşmaya çalıştığımda sadece garip garip sesler çıkarabiliyorum. Anlaşılan zihin yaşının büyük olmasının pek de bir önemi yok. Etrafıma baktığım zaman zengin bir ailede doğduğumu anlamak hiç zor değildi. Yumuşak yataklardan etrafında seninle ilgilen hizmetçilere kadar her şey bunun kanıtı gibiydi. Ama bir gariplik vardı etrafımda hiçbir teknolojik alet yoktu. Giydikleri kıyafetlerde çok farklı. Fazla şık… Hayır abartılı demek daha doğru olur. Daha çok orta çağ soylularını zamanlarını anımsatıyor. Ama Emilia-sama'nın anlattığına göre her 100 yılda bir olsa da yine de teknolojinin ilerlemesi gerekiyordu. (Belki de teknolojinin zararları konusunda fazla titiz davranıyorlardır. Ama yine de çok garip … Neyse yürümeye başladığım zaman daha fazlasını öğrenebilirim.)

Ayrıca ne kadar ne dediklerini anlayamasam da ailem ve çevremdeki insanlar hakkında biraz da olsa bilgi sahibi oldum.

İlk uyandığımda bana garip bakan delikanlı benim babam. Etrafındakilerin seslenmesinden yola çıkarak adının Eamon olmasını varsaymak yanlış olmaz. Kendisi gerçekten çok yakışıklı. Yakışıklı olmasının yanı sıra karizmatikte. Ne zaman babam gözükse hizmetçiler birbirleriyle şehvetli bir şekilde konuşmaya başlıyorlar. Tabi bu zamanlarda her hayırlı evladın yapacağı gibi ağlıyorum. (Belki biraz kıskanmış olabilirim. Ama biraz bu konuda anlaşalım…)

İlk uyandığımda babamın yanında gördüğüm kadınsa bir hizmetçi. Adı da Amanda. Çok genç görünmesine rağmen etrafındakilere emir verdiğine göre bu onu muhtemelen baş hizmetçi yapıyor.

Annem Seraphine kendisi çok güzel bir kadın. İlk başta babamdan yararlanmak için birlikte olduğunu düşünmüştüm ama birbirlerine karşı davranışları ve annemin bakışları yanıldığımı anlamamı sağlamıştı. Gerçekten çok güzel bir aileyle kutsanmışım. (Teşekkürler Emilia-san!)

2.Kısım

Yavaş yavaş da olsa vücuduma alıştığımı söyleyebilirim. Hala tam olarak yürüyemesem de eşyalara tutunarak yürüyebiliyorum. Ayrıca bu bebek vücudu harika bir şey. Benim gibi kendi ana dili dışında başka dili öğrenmekte zorlanan biri için 3-4 ayda konuşulanları net bir şekilde anlayabilmesi resmen bir mucize.

Şu ana kadar emekleyerek öğrendiklerim kısıtlı da olsa emin olduğum bir şey var oda bu dünyanın geldiğim dünyaya benzemediği. Evin içinde grup halinde dolanan şövalyeler ,elektrik olmadan geceleyin yanan sabahları sönen lambalar ve dışarıda daha önce görmediğim bitkiler vardı.

Evde neredeyse kocamandı. Bunun bebek olup olmamamla alakası kesinlikle yok . Ne kadar bebek olsam da artık algılayabilecek kadar büyüdüm. Belki de daha fazlası vardır ama emekleyerek sadece bu kadarını öğrenebildim. Zaten hizmetçiler çok da fazla yanlarından ayrılmama izin vermiyorlar.

Babam hakkında birkaç şey daha öğrendim . Kendisi sadece zengin değil ayrıca Elyndor İmparatorluğu'nun sınır şehri olan Harrowheim'in lordu . Ayrıca yanımda olduğu zamanlarda resmen küçük bir çocuk gibi davranıyor ama konu işi olduğu zaman kendisinden daha ciddi birisiyle hiç tanışmamıştım. (Sanırım lord olmak böyle bir şey.)

Her ne kadar babam hakkında bir şeyler öğrensem de annem hakkında pek bir şey öğrenemedim. Kendisiyle ne zaman vakit geçirsem kendimi uyuyor buluyorum. Ne kadar kabul etmek istemesem de gerçekten bir bebeğim.

Artık yürüyebildiğime göre daha fazlasını öğrenebilirim. Ama şu an önümdeki en büyük engel Amanda-san. İşini ciddiye almasını anlayabiliyorum ama nereye gitsem her zaman arkamdan geliyor. Kendi evinde dolaşmana rağmen birinin seni takip etmesi gerçekten sinir bozucu. En iyisi onu görmezden gelip dolaşmaya devam etmeliyim.

Vayy be! Buranın bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum. Hem malikane hem de malikanenin kapsadığı arazi çok büyük. (Şimdi neden beni yalnız bırakmadıklarını anlayabiliyorum.)

Malikanenin sahip olduğu arazide bahçe olarak kullanılan iki kısmı var: ön(giriş) ve arka kısmı var. Malikanenin giriş tarafında küçük çiçek grupları olmasıyla birlikte konukları ağırlamaya uygun bir şekilde dizayn edilmiş. Malikanenin arka tarafı ise çiçeklerle kaplı. Orta kısmında güzel bir çeşme ve yanında banklar var. Çeşmenin sağ üst tarafında kalan çay saatinde çayların içilip , tatlıların yenilebileceği sade ama bir o kadar güzel bir çardak var. Malikanenin sağ tarafında araçların ve atların olduğu kısım var. Evin sol tarafına bakamadım ne zaman oraya doğru yönelsem Amanda-san oraya gitmemem için uyarıp benimle birlikte oyun oynamaya başlıyordu. Ve bu bebek rolünü devam edip benim 30'lu yaşlarında biri olduğumu anlamamaları için bende bu duruma ayak uydurdum.(Yani biraz da olsa eğlenceliydi.)

Malikanenin toplam 4 katı ve bir de mahzeni var. 2. kat genel olarak misafirlerin, malikane çalışanlarının, askerlerin ve elinde garip sopa taşıyanların kaldığı odalardan oluşuyor.(Bir ara onları takip etmeliyim ama şimdilik pas geçiyorum. Öncelik malikanede.) 3. katta babamın çalışma odası, annemle babamın odası ve benim odam haricinde birkaç tane daha oda vardı: toplantı odası, çalışma odaları ve bir tanede boş oda. 4. kat ise genel olarak baloların düzenlendiği kısım olmasının yanı sıra malikanenin en güzel kısmı olan arka bahçeye doğru açılan dev bir balkonu var. En çok merak ettiğim kısım ise mahzendi ama Amanda-san oraya da gitmeme izin vermedi. Ama eminim önemli bir sebebi vardır.

-

Bebek olmak gerçekten çok zormuş hızlı yoruluyor ve hızlıca uyanıyorsun. Ve aynı hızda altına yapıyorsun… Evet ne kadar kabul etmek istemesen de altına yapıyorsun…

*esner*(Ama bugün gerçekten çok yoruldum.) Amanda-san 'Raven-sama.' diyerek kollarını açmış bana doğru bakıyordu. Gözlerim yavaşça kapanırken 'Sanırım bu teklifi kabul edebilirim.' diye içimden geçirerek kendimi Amanda-san'ın kollarına attım.