Saat 07:00.telefonumda BTS'den "Fake Love" çalmaya başladı. Uyanma zamanı. Gözlerim kapalı babamın benim için hazırladığı sahanda yumurtanın kokusunu alıyorum. Bugün son kez özel okuluma gideceğim çünkü ücretsiz bir ay devam etme hakkımın sonuna geldim. Herr sabah olduğu gibi kahvaltı yapmak için kullanmam gereken zamanı aynanın karşısında selfie çekerek harcadım. Tam ortasında BTS yazan siyah tişörtümü ve geniş kotumu giyip durağa geldim. 17-A numaralı otobüsün gelmesine dakikalar var, babam elinde ucuz tütünü ile gazeteye almak için bana doğru yürüyor, yanıma gelince param olup olmadığını soruyor. Dün birlikte problem çözdük. Soruda önce bilgi verilmiş bir insanın ağırlığının iki katının otuz fazlası boy uzunluğundan küçükse o insana normal denir. Buna göre ağırlığı 2a +30 olan birinin boyu 170 cm iken normal olması için a en çok kaç olmalıdır?
Aslında ben yapılması gerekli olan cebirsel işlemleri tamamlayıp a sayısının yirmiden küçük olması gerektiğini buldum bu durumda sorudaki kişinin ağırlığı a sayısının 19 olması durumunda 38+30 =68
Oluyor ancak cevap 69 soruyu babama götürdüm, nefesi tütün kokuyordu kurşun kalemi eline alıp soruyu çözmek yerine argümanı kendi kilosu için uygulamaya başladı kilosu 85 olduğundan standart ağırlığını 200 buldu oysa boyu 175 cm!
Aslında cebirsel işlemleri doğru yaptığımı eşitsizlik kısmında çuvalladığımı söylüyor. Bir eşitsizliğin her iki tarafını pozitif sayı ile çarparsan eşitsizlik yön değiştirmez sevgili kızım xi.
Bu durumda 2a kırktan küçük olup 2a +30 , 70 den küçük olmalıdır bu sayıdan küçük olan en büyük tamsayı 69 olduğundan cevap 68 değil 69 bulunur dedikten sonra saçlarımı okşayıp senin gibi çalışkan bir kızım olduğu için ben çok şanslı bir babayım diyor. Sadece bir ay süre ile devam ettiğim özel okulun babam yaşındaki hocası ise sabah ayna karşısında çektiğim fotoğraflarıma kırmızı güller koyarak yorum yapmış. Azgın teke sendromuna canlı bir örnek olduğunu düşünüyorum. Sınıftaki yakışıklıdan beklediğim fotoğraf yorumları maalesef babam yaşında adamdan geliyor.
Dün akşam xxpriw adında biri beni ekledi, profilinde hiç fotoğrafı yok bu hesabın sahibinin sınıfımızda tek erkek olan yakışıklı olması için dua ediyorum. Okuldan sonra Jin ile havuza girip bikinilerimizle öz çekim yapacağız.
Kamerayı açtığım anda öyküme yorum yazıldığını fark ettim.
-"Gerçeğe giden yolda yürümek ister misin?"
Özel okulda çalışan kart zamparanın yorumlarından farklı bir yorum ama merak uyandırdı.
-"kimsin?tanışıyor muyuz?"
-"Sofie'nin dünyasını okudun mu?Bir felsefe kitabıdır. Sofie Amudsen okuldan gelir ve posta kutusunda isimsiz bir mektup bulur ve hikaye başlar."
-"Ne çeşit bir manyaksın?Ayrıca o kitabı okumadım,kitap okuyacak zamanım yok yıl sonunda üniversite için sınavlara hazırlanıyorum.
Yazdığı aptal yorumları Jin'e gösterdim, havuzdan çıkıp doğru dürüst bronzlaşmadan bizim daireye çıktık ve pizza yapmaya karar verdik. Jin sucukları dilimlerken ben de hamuru hazırladım. Babam her zaman ki gibi önünde bir deste kağıda bir şeyler karalıyor yeni bir makale yazmaya çalışıyordu. Yolladığı her makale editörler tarafından iade edilmesine rağmen pes etmemesine şaşırıyorum!
Hamuru hazırladıktan sonra işin kalan kısmından sıvışıp kitaplığımızda Jostein gardner'in kitabını buldum. Kalın ve beyaz kapaklı bir kitap, felsefe öğretmeni tarafından yazılmış amacı biz gençlere felsefeyi sevdirmek oysa ki ben sınavda sorumlu olduğum her disiplinden nefret ediyorum, buna felsefede dahil! Ayrıca gerçekliğe giden yol ne demek ve neden seninle bu yolda yürümeye çalışayım?Entel gözüküp beni etkileyen ucuz bir çapkınla tanıştığımı düşünmeye başladım. İkinci ihtimal da şu ki özel okulda çalışan moruk öğretmen genç kızlara sarkmak için sahte hesap açıp oradan yürüyor olabilir. Adam sadece mini etekli fotoğraflarımı beğenip yorumlar kısmına ateş figürü bırakıyor. Devlet okulunda olsa kesinlikle görevden atılırdı. İlginç olan şu ki; kitap ilgimi çekti son derece sürükleyici ve ben sınav stresinden bunaldığım hayatımda biraz nefes almak istiyorum.
Jin pizzayı hazırlayıp fırına verdi ve mutfaktan güzel kokular gelmeye başladı. Bu sahte hesabın sahibi yazışmaya karar verdim, kim olduğunu mutlaka öğrenmeliyim.Mesaj kutumu açıp yazdım.
-"Bana biraz kendinden bahseder misin?"
-"elbette, yaşamında sadece kitaplar olan biriyim ben, bilim ve felsefe tarihi üzerine bir roman yazıyorum.Sana ilk üç sayfayı ekteki dosyada yolluyorum, okuyup yorum yazarsan çok sevinirim. Seni nasıl tanıdığımı ve ismimi şimdilik sorma.
-"söz ettiğin kitaptan birkaç sayfa okudum, dürüst olmam gerekirse hoşuma gitti."
-"derste sürekli bana baktığının farkındayım"
-"Evet!başından beri senin Li Jie olduğunu biliyordum. Çok mutluyum!seninle buluşmak istiyorum."
-"Üzgünüm bu mümkün değil, aslında ben de senden hoşlanıyorum xi ama ailem bu yıl bir kız ile görüşmemi doğru bulmuyor.
Üniversite sınavına konsantre olmam gerekiyormuş. Buradan yazışalım bazen de telefonla konuşuruz."
Sonunda hayallerim gerçek oldu. Bu güzel haberi en iyi arkadaşım ile paylaşmalıyım, hemen Jin'e yazdım sonra da yakışıklı sevgilimin yazdığı ilk üç sayfayı okumaya başladım. Satırlar hızla beynime akarken bir aşk şarkısı dinlemeye karar verdim ve arama kısmına
"i am your lady and you are my man " yazdım.
Dürüst olmam gerekirse romanımın kahramanı xi yalnız değil ama ben sadece üç tanesini seçtim,xi1,xi2 ve xi3 olarak tanımladım. Ne de olsa üç boyutlu dünyada yaşıyoruz!elimde olan sonsuz tane xi' nin yaşadığı evrenlerin tamamı tek bir lif üzerinde sıralanıyor ve bu paralel evrenlerin bulunduğu lifin izdüşümünün tek olduğu bir evren var!
Sen benim için xi1, özel bir yere sahipsin. Derste gözlerimi senden alamıyorum. Bu romanı seni etkilemek için yazmaya karar verdim(aslında buna gerek de kalmadı ne de olsa duygularımız karşılıklı)
kozmologlar bu fikre Çoklu Evren Teorisi diyorlar. Kimi zaman Paralel Evren Teorisi olarak da kullanıldığını görebilirsin. Bu ikisi, özünde aynı şeydir. Aslında bu çok sayıda evren illâ kusursuz bir şekilde paralel olmak zorunda değildir; ancak paralellik, birbirinin peşi sıra dizilmiş çok miktarda evreni tahayyül etmek için bize iyi bir görsellik sağlıyor. Ek olarak paralellik durumunda tüm evrenleri tek bir lif üzerinde tanımlayabiliriz. Dolayısıyla iki terimi eş anlamlı olarak kullanabilirsin; ancak birazdan farklı Çoklu Evren Teorilerinden söz edeceğim, bu ayrımlardan haberdar olman faydalı olabilir sevgili xi. ilk etapta "Neden böyle bir şeye inanalım ki?" diye düşünebilirsin. Çoklu Evrenler Teorisi'ni dikkate almak için çok iyi bir neden var: Gerçekte, evrenimizin var oluşunu açıklayan en iyi bilimsel modellerin çoğu, aslında bir çoklu evrenin varlığına bağlıdır. Öyle ki, 2007 yılında Nobel Ödülü'ne layık görülen Steven Weinberg, Çoklu Evrenler Teorisi'nin önemini şöyle vurgulamıştır:
"Eğer çoklu evrenler gerçekse, Büyük Patlama çerçevesinde geliştirdiğimiz standart model içindeki kuark kütlelerinin ve diğer sabitlerin hassas değerleri hakkında rasyonel açıklamalar bulma ümidimiz lanetlenmiş demektir; çünkü bu değerlerin hepsi, çok sayıda evrenden, hasbelkader içinde yaşadığımız evrene ait şans eseri ortaya çıkmış değerler olacaktır."
Çoklu evren fikri, yalnızca yaratıcı bilimkurgu yazarları tarafından halk arasında popülerleştirilmemiştir; aynı zamanda, Sicim Teorisi ve Kuantum Mekaniği gibi son derece sağlam bilimsel öncüllerden doğmuştur. Astronomların kozmosumuz hakkındaki mevcut fikirlerinin merkezinde yer alan Kozmik Enflasyon Teorisi bile bir çoklu evrenin varlığını öngörmektedir.
Bir çoklu evren, bizimkiyle neredeyse aynı olan diğer evrenlerle iç içe veya hayal edilemeyecek kadar farklı olabilir. Her iki durumda da, paralel evrenlerin alemleri birçok ilginç (ve akıllara durgunluk veren) olasılıklara kapı açar.
Yıllar boyunca birçok yazarın tasavvur ettiği gibi, eğer sonsuz sayıda başka evren varsa, o zaman en azından kendinizin tıpatıp aynısını içeren bazıları da vardır. Ancak, doğanın yasaları her evren için zorunlu olarak aynı olmadığından, bu alternatif versiyonlarınız tamamen farklı bir fiziksel gerçekliği deneyimleyebilir. Her ne kadar "çoklu evrenler" dendiğinde akla sıklıkla uzay-zaman dokuları birbirinden ayrı olan, bu nedenle bir evrenden diğeri gözlenemeyen, "ayrık evrenler" gelse de, alternatif evrenlerin illâ tamamen bağımsız olması gerekmez. Alternatifler evrenler, genel olarak dört farklı şekilde var olabilir:
Birinci seviyedeki çoklu evrenler fikrinin temel olarak söylediğine göre, uzay o kadar büyüktür ki, istatistik kuralları çerçevesinde bir yerlerde tamamen Dünya gibi başka gezegenler olması gerekir. Aslında, sonsuz bir evrende, sonsuz çoklukta gezegen olacaktır ve bunlardan bazılarında gerçekleşen olaylar, hemen hemen kendi Dünya'mızda olanlarla aynı olacaktır.
Bu evrenleri bizler göremeyiz, çünkü bizlerin kozmik görüş alanı ışık hızıyla sınırlıdır. Işık hızı, nihai hız sınırıdır. Işık, yaklaşık 13.8 milyar yıl önce Büyük Patlama'dan sonra yola çıkmıştır ve dolayısıyla ışığın 13.8 milyar yılda alabileceği mesafe olan 93 milyar ışık yılı çapındaki bir hacmin ötesini göremeyiz. Buna Hubble Hacmi denir ve gözlenebilir evrenimizi sınırlandırır. Bu tür evrenlerin varlığı, 2 varsayıma dayalıdır:
· Evren sonsuzdur (veya neredeyse sonsuzdur),
· Sınırlı bir evren içerisinde, bir Hubble hacmi içerisinde bütün parçaların her bir konfigürasyonu birden fazla defa gerçekleşmektedir.
Eğer bu tür paralel evrenler varsa, bunlardan birine erişmek imkansızdır veya en iyi ihtimalle olanaksızdır; çünkü her şeyden önce, hangi yöne doğru bakmamız gerektiğini bilmemiz mümkün değildir. Seviye 1 Paralel Evrenler, tanım gereği, bizden aşırı uzakta olan, dolayısıyla hiçbir şekilde bilgi alışverişi yapamayacağımız evrenlerdir (sadece Hubble hacmimiz içerisinde bilgi alışverişinde bulabildiğimizi unutma xi!).
Seviye 1 Paralel Evrenlerin bir parçası olan Kozmolojik Çoklu Evrenler, daha yaygın olarak bilinen çoklu evren algısıdır: Birbirinden bağımsız, birbirinin yanında, altında, üstünde "paralel" olarak dizilenmiş, çok sayıda fiziksel ve birbirinden ayrık evren... Bu türden çoklu evrenleri, MIT matematikçisi ve kozmolog Max Tegmark, dört farklı alt gruba ayırmaktadır:
· Niteliksel olarak yeni ve kendi evrenimizden farklı hiçbir şeye sahip olamayan evrenler,
· Tamamen farklı temel fizik yasalarına sahip evrenler,
· Aynı temel fizik yasalarına sahip, ancak farklı başlangıç koşullarıyla başlamış olan evrenler,
· Aynı temel fizik yasalarına, ancak farklı etkili tüzüklere sahip evrenler.
İkinci seviyedeki paralel evrenlerde, uzay bölgeleri bir genişleme evresi geçirmeye devam eder. Bu evrenlerde devam eden genişleme yüzünden, bizimle diğer evrenler arasındaki uzay, kelimenin tam anlamıyla ışık hızından daha hızlı genişlemektedir - ve bu yüzden hiçbir şekilde ulaşılamazlardır.
Bu tür evrenlerin var olduğunu varsaymak için iki olası teori vardır: sonsuz enflasyon ve ekpirotik teori.
Büyük kozmolog Alan Guth tarafından geliştirilen Kozmik Enflasyon Teorisi, Büyük Patlama'ya yönelik modern modellerimizin kalbinde yer almaktadır ve Guth'un ileri sürdüğüne göre, bu tür bir model içerisinde uzay-zaman dokusu genişlerken, paralel evrenler (ya da onun tabiriyle "cep evrenler") de doğal bir şekilde oluşacaktır. Bunu, Sicim Teorisi ile birleştirdiğimizde, aynı uzay-zaman dokusunu paylaşan bu cep evrenlerin birbirinden çok farklı yerel fizik kuralları olabileceği karşımıza çıkmaktadır. Hatta bu cep evrenlerin farklı sayıda fiziksel boyutları bile olabilir! Yani teoride birbirine bağlı evrenler olsa da, pratik olarak birbirinden bağımsız evrenler olarak hayal etmemiz mümkündür.
Bunu savunan tek kişi Alan Guth da değil. Jean-Luc Lehners gibi astrofizikçiler, cep evrenlerin Enflasyon Teorisi'nin kaçınılmaz bir sonucu olduğunu ileri sürdüler. Buna göre evren, giderek hızlanan bir şekilde genişlediği için, hacminin büyük bir kısmı zamanın çoğunda genişlemektedir ve bu, "sonsuz enflasyon" denen bir durumu yaratır. Bu süreçte evren (ya da "uzay-zaman dokusu"), sonsuz sayıda evren yaratır ve bunların sadece belirli, önemsiz derecede ufak fraktal kısımlarında genişleme durur.